GÜZELLİĞİNE çok güvenen bir kadın, çevresine “beni aldatan bir kocanın evinde bir gün bile durmam; böyle bir şey olursa, tek kuruş nafaka istemeden derhal boşanırım” der dururmuş.
Derken, bu güzel kadını, kocası aldatmaya başlamış. Durumu öğrenen arkadaşları “kocan seni aldatıyor; bakalım ne yapacaksın” demişler. Kadın, “olamaz yalandır; o beni asla aldatmaz, bunu kendisine soracağım, bana mutlaka hakikati söyler” diye direnmiş. Kısa bir soruşturmayla kadın, gerçekten aldattığını öğrenir. Ne yapacağını düşünür. Boşanmasının kendisi için maddi ve manevi bir yıkım olacağını idrak eder. Ama diğer taraftan, arkadaşlarının alaylı bakışları altında ezilmekten de kurtulamaz. Nihayet bir gece kocasının karşısına geçer: Sana bir sorum var. Ama ne olur bana doğruyu “söyleme” deyip, “beni aldatıyor musun?” diye sorar. Durumu çakan koca, hayır seni aldatmıyorum dedikten sonra, niye benden “doğruyu söylemememi” istedin der. Kadın da “benim de hayatta kırmızı çizgilerim var; yalancı bir kocayla yaşayabilirim; ama beni aldatan bir kocayla yaşayamam” der. * * * Bizim Kürt meselesi de bu hesap. Hepimiz, neyin ne olduğunu, Öcalan’ın DTP’nin patronu olduğunu; günün sonunda ortaya bölünmüş bir ülke çıkacağını, hatta böyle bir tablonun “de facto” var olduğunu görüyoruz. Üstelik buraya dış güçlerin baskılarla gelindiği de biliyoruz. Ama bunları kabullenmekte zorlanıyoruz. Nitekim açılımın içeriğini de herkes biliyor. Biliniyor ki, MHP ve CHP bu kadar sert tepki veriyor. Ortada yalnız Türk milletinin (Kürtlerin önemli bir kısmı bu tanıma girer) “bölünmeyi içine sindirememe” sorunu var. Açılım kampanyasının amacı bu sindirmeyi sağlamaktır. “Ordu+Yargı” ikilisinin iğdiş edilmesi doğrusu iyi tasarlanmış. Medyadaki görevliler de rolleri iyi oynuyorlar. Muhalifler beklenen davranışları sergileyerek, “açılımın, açılımı tahrip edecek” raddeye varmasını frenlemeye çalışıyor. Şimdilik işler planlandığı gibi gidiyor. İnşallah bu yolun sonu selamettir. * * * Bu açılım üç şekilde sonuçlanabilir. 1. Kürtler, Türk gerçeğini, Türklerin, Kürt gerçeğini anladığından daha çabuk kavrar. Türkleri çileden çıkaran hareketlerden ve taleplerden vazgeçer. Ortam yumuşar, tansiyon düşer. Hükümet, salam dilme yöntemiyle ayrılıkçı Kürtlere istediklerini vermeğe devam eder. En iyisi budur. 2. Açılım, Kürtleri tatmin edecek bir düzeye gelmeden akamete uğrar. Hükümet, biz açılımdan bunu kastetmedik der ve geri adım atar. Açılım kampanyası olduğu gibi buzdolabına kalkar. Bu ehveni şerdir. 3. Ortaya aniden bir “harita” konur ve açılım, saçılır. Çatışmalar, vur-kaç ve sokak eylemlerinden çıkar, alan savunması aşamasına geçer. Silahlı dış güçler devreye girer. Etnik ayrışma başlar. Bu tam bir felaket olur. Son Söz: Yalanı kendine, doğruyu başkasına söyle.