’Veil is our freedom’

İNGİLTERE’de, sadece gözleri görünecek şekilde yüzünü peçeyle kapamış kara çarşaflı üç Müslüman hanım, önce eski İngiliz Dışişleri Bakanı’nın seçim bölgesindeki yaptığı toplantıya katıldı ve onunla tartıştı.

Sonra "veil is our freedom" (peçe bizim özgürlüğümüzdür) diye pankart taşıyarak sokakta gösteri yaptı. İnsanın özgürlüğü kısıtlanmamış olsa, özgür olmak için belli bir kıyafet giymez.

Bu hanımlar, peçeyle örtünerek, özgürleştiklerini ileri sürdüklerine göre, onların özgürlüklerini kısıtlayanlar var. Şu soruları sormak gerek: Bu hanımların, İngiltere gibi peçesiz kadınların özgür olduğu bir diyarda, peçe takmadıkları takdirde sokağa çıkma özgürlüklerini kısıtlayanlar kimler? Bu protesto, kime karşı yapıldı? İngilizlere mi, yoksa özgürlükleri kısıtlayanlara mı?

* * *

Hikáyeye göre, kölelik zamanında sur içinde yaşayan kentsoylular, sur dışında yaşayan kölelerin/köylülerin, olur olmadık gerekçelerle kente girip düzeni bozmaması ve kentin zenginliğini paylaşmaması için bir önlem almayı düşünür. Bunun için kentsoylu hür insanların, başlarını belli bir şekilde bağlamaları kararlaştırılır. Kölelerin başlarını aynı şekilde örtmeleri ise yasaklanır. Surların üstünde nöbet tutan muhafızlar, kente doğru gelen bir kişinin başının kararlaştırılan şekilde örtüyle bağlı olduğunu görünce, gelen kentsoylu içeri girsin diye aşağıdaki kapı bekçisine "serbest" diye bağırırmış.

Bilindiği gibi "ser" baş, "best" ise bağlı demek. Eğer bu hikáye doğru ise, başörtüsü ile özgür olmak arasında gerçekten bir ilinti var. Ancak bu ilinti, kölelerin/köylülerin kente dolaşmalarının kısıtlı olduğu zamanda, kentsoyluların kendileri için geliştirdikleri bir ayrıcalık düzenlemesi. Kölelik kalktığı ve herkesin sokağa çıkmada hür olduğu bir ülkede, hanımların sokağa çıkabilmek için başlarını örtmeleri, işin esasına ters düşüyor zannediyorum.

* * *

Gazetelerde yazılan dini yazıları dikkatle okurum. Bazen bunlarda, bilimsel bir yaklaşım bulunsa bile, maalesef çoğunun bilimsellikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu makaleleri bilimsel saymamamın gerekçesi, bilimin amacının, nedenselliği bulmak olmasıdır. Bilim, "sebep-sonuç" ilişkisini çözmeye çalışır. Bilimsel açıklama, "ne" değil, "niçin" sorusuna cevap verir. Bu yazıları yazanlar, dediklerinin ve verdikleri yanıtlarının doğruluğuna kanıt olarak, doğayı referans almak yerine, aynı konuda daha önce söylenenleri kanıt diye sunuyorlar.

Okuduğum yazılar, netice itibarıyla dinidir. Ben bu alanın yabancısıyım. Belki de "niçin" sorusu, dini ilgilendirmiyor. Ama bu yol, bir yere de çıkmıyor. Dine, dışarıdan bakan bir kişi olarak, dinin bilimsel yöntemle anlaşılabileceğine ve anlatılabileceğine inanıyorum. Din kitaplarında verilen tanımlar, sadece birer "mesel"dir. Her bir hükmün mutlak bir "sebeb-i hikmeti" vardır. Bu sebep, mutlaka anlaşılmalı ve cevap ona göre olmalıdır. Kadınların örtünmesi emri, kadınların rahatsız edilmemeleri içindir. Peçe takmayan kadınlar hiç rahatsız edilmiyor, hatta tersi oluyorsa, o emrin, İngiltere’deki uygulaması, peçe takmak değil, takmamak olmalıdır. Okurlarımın Şeker Bayramı’nı kutlarım.

Son Söz: Doğru yol, işarete değil, işaret edilen yöne gidendir.
Yazarın Tüm Yazıları