Paylaş
Bu kehanette bulunanlar arasında yaşanan krizi en tartışmasız şekilde öngören Rubini de var. Bu kez Rubini yalnız değil. Hatta ikinci çöküş yolda diyenlerin başını da çekmiyor. Başı çekenler arasında Nobel ödüllü “hınzır iktisatçı” Krugman var. Krugman, New York Times gazetesinin ekonomi köşe yazarı. Ayıptır söylemesi biraz benim gibi yazıyor. Gazete makalelerinde istatistik, tablo ve grafik bulunmuyor. Kavramları ve izlenen iktisat politikalarını irdeliyor, önerilerde bulunuyor. Yazılarını soruyla değil, cevapla bitiriyor.
* * *
Sırası gelmişken Krugman’ın, iktisatta matematik ne işe yarar sorusuna verdiği cevabı anlatmak istiyorum. Krugman’a göre iktisatta matematik kullanmak, betonarme inşaatta kalıp ve iskele kullanmaya benzer. Fikirler, biçimlensin ve kendi kendini taşır hale gelsin diye matematik kullanmak şarttır der. Ancak iktisadi bir fikir, bir önerme veya bir kuram yeteri kadar olgunlaşmışsa yani prizini almışsa, artık onu taşıyan iskeleleri söküp almak gerekir. Oturmuş iktisadi görüşleri anlatmak için “düz yazı” yeter; bir fikri anlatmak için hâlâ matematik kullanmak gerekiyorsa, o fikir henüz rüştünü ispat etmemiş demektir der. Krugman, Keynes ekolüne mensuptur. Yani milli gelirin büyümesi ve işsizliğin azaltılması için devlet, harcamalarını arttırabilir, bütçe açığı verebilir, merkez bankası sisteme ihtiyaç duyulduğu kadar nakit şırıngalar diyen biridir. Son makalelerinden birinin adı da “şimdi harca, sonra biriktir” idi. Halbuki genel kural “önce biriktir, sonra harca”dır.
* * *
1. Krugman’ın verdiği bilgilere göre birinci buhran, 1873’te bir paniğin ardından çıkmış olan “Uzun Buhran”dır. (Ben bunu yeni öğrendim.) İkincisi, hepimizin ezberlediği 1929’da başlayan “Büyük Buhran”dır. Üçüncüsü de içinde yaşanan 2008/2009 krizidir.
2. İktisadi olaylar, laboratuarda tekrarlanamaz. İktisadın ve tüm sosyal bilimlerin laboratuarı hayatın kendisidir. 1929 krizi bizim bildiğimiz en büyük ve en öğretici iktisadi tecrübedir. Bu tecrübeden çıkan ders, Krugman’a göre, finansal krizlerden sonra ekonomiyi tekrar rayına oturtmak için faizleri arttırmak değil, düşürmek; kamu açıklarını azaltmak değil, büyütmek gerektiğidir.
3.Krugman 2008/2009 krizinin ele alınışından memnundu. Ancak şimdi huzursuzdur. Çünkü “parasalcılar” krizi gidermek için uygulanan “bol para & açık bütçe” yönteminin feci bir enflasyon patlamasına sebep olacağı korkusunu etrafa salmış bulunuyorlar.
4.Krugman, bu (yersiz addettiği) korku yüzünden, tedavinin erken kesilmesinden ve krizin uzun sürmesinden endişe etmektedir.
Pek tabii Batılı iktisatçılar, daha çok “parası döviz olan” ülke ekonomilerini düşünerek konuşurlar. Acaba parası döviz olmayan Türkiye, küresel krizden az etkilenmek için ne yapmalıdır? Benim kanaatim şudur: Merkez bankamız kesinlikle yüksek faiz politikasına geri dönmemeli, Hazine’ye borçlanmada yardımcı olmayı sürdürmeli ve hükümet harcama kısarak bütçe açığını frenlemelidir. Ancak Türk ekonomisinin esas derdi “ucuz döviz”dir.
Son Söz: Döviz fiyatı yanlışsa, hiçbir şey doğru olamaz.
Paylaş