EVET, ücretler düşecek... Sadece Türkiye’de değil, Almanya’da da, Amerika’da da, Japonya’da da sanayi kesiminde çalışanların ücretleri reel olarak gerileyecek.
Bu ücret gerilemesi, bir süre sonra ekonominin diğer sektörlerine de yayılacaktır. Ücretlerde ortaya çıkmasını öngördüğüm, hatta bugün bile yaşanan düşüşün sebebi, Çin ve Hindistan’ın başarılarıdır. Çin, imalat sanayiinde, Hindistan ise hem imalatta hem de sanal hizmetlerin üretiminde büyük ilerleme kaydetmiştir. Pek tabii, onlara ayak uyduracak ‘halkı fakir, ama çalışma azmi yüksek’, teknolojik gelişmelere açık diğer Güney Asya ülkeleri de bu süreçte hızlandırıcı etki yapacaklar. Bu değişimin motoru tartışmasız Çin’dir. Napolyon’un korktuğu olmuştur: Dev artık uyanmıştır.
* * *
İster Türk, ister Alman, ister Amerikalı olalım, tüketici olarak hiçbirimiz, yerlisiyle veya ithal muadiliyle aynı kalitede olup, ondan çok daha ucuza satılan bir malı almazlık etmeyiz. İnsanların harcadıkları her bir lira, geleceğin nasıl şekilleneceği zımnında kullandıkları bir oydur. Tüketicilerin, mal ve hizmet satın alması kadar ‘demokratik’ başka bir karar alma süreci yoktur. Buna ‘İktisadi demokrasi’ denir. Büyük sayılar kanununa göre, çok sayıda insanın aynı yönde hata yapması mümkün olmadığına göre, bireysel satın alma kararları sonucunda gerçekleşecek değişimler de olması gereken yöndedir denilebilir. (Nash denkliğinde açıklanan, oyuncuların kısır döngüye girip, istemeden ‘kaybet-kaybet’ köşesine sürüklenmeleri halini model dışı bırakıyorum. Kaldı ki, bu sürükleniş de hayatın kendisidir. Kısır döngülerden çıkmak da o kadar kolay değildir.) Çin malları tüm dünyayı istila etmektedir. Çin parasını, düşen ABD dolarına mıhlamıştır. Yani Çin malları, Amerika’da yıllardan beri aynı fiyata satılırken, parası dolara karşı değer kazanan ülkelerde ise ucuzlamaktadır. Bundan daha önemli olarak, Çinliler ve Hintliler önümüzdeki yıllarda, tasarımında ve üretiminde Batılı firmaların göreceli üstünlüğü olduğu en sofistike ürünleri de dünya piyasalarına düşük fiyata sunabilecektir. Çünkü özellikle Çinliler, ‘öğrenme eğrisinin’ yüksek tanjantlı bölgesine gelmiştir. Uzaya uydu dahi gönderebilen Çin’in, yakında 400 kişilik ticari uçak yapmayacağını kimse iddia edemez.
* * *
Bu değişimi, şöyle de anlatabilirim. Bilgi ve becersini arttıran fakir bir millet, eskiden bilgi ve becerisi kendinden yüksek olduğu için dünya nimetlerinden daha fazla istifade eden milletlerin refahına ortak olmaktadır. Bunu da o ülkeleri silahla esir alıp vergiye bağlayarak değil, onların pazarına mal satarak gerçekleştirmektedir. Peki, eski zenginler ne yapacak? Mesela Alman otomobil fabrikaları, işçilerine hálá saatte 20-30 Euro ödeyerek imal ettikleri arabaları, bırakın yurt dışına, yurt içine bile satabilecek midir? Biraz zor. Onlar da robotlara yatırım yapıp, ürün başına sarfedilen işçilik saatlerini düşürecek, yani işçi çıkaracak, üstelik kalanlara da zam vermeyecektir. Yoksa fabrikalar kapanacak; daha çok kişi işsiz kalacaktır.
* * *
Çaresi yok; kapıları kapayamayız. Hepimiz Çinlilerle ekmeğimizi bölüşeceğiz. Bakın Türkiye’de ne oluyor? İşçi ücretleri dolar bazında artıyor. Buna mukabil dolar cinsinden borç para gani. Üstelik faizi de çok düşük. İhracata dönük çalışan bir şirket için, adam tasarrufu sağlayan akıllı makinalara yatırım yapmak son derece rantabl. Sonuç: Sınai üretim patlıyor, istihdam yerinde sayıyor. Biz de şaşıp kalıyoruz.
Son Söz: İthalatla değil, ihracatla zenginleşilir.