Türban ve cari açık

HÜRRİYET’i ziyaret eden TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, gazetemizin üst kademe yöneticileri, ekonomi bölümü müdürü ve gazeteci Sadi Özdemir’in bulunduğu bir heyetle toplantı yapmış.

Bu toplantıda TÜSİAD Başkanı’nın ileri sürdüğü fikirleri "Türkiye’nin türbandan başka önceliği mi yok?" başlıklı haberden öğrendik. Beğensek de beğenmesek de TÜSİAD, ülkemizin etkili bir kurumudur. Bu dernek, daha önce kendileri tarafından ifade edildiği gibi "Kanarya Sevenler Derneği" değildir. TÜSİAD, çok önemli bir "baskı grubu"nun sesidir. Netameli ve hassas da olsa ülke gündeminde bulunan, hatta gündeme henüz girmemiş ama girmesi çok muhtemel her konuda fikir beyan eder. TÜSİAD’ın görüşleriyle, Avrupa Birliği (AB)’nin görüşleri hemen hemen aynıdır. Dolayısıyla, TÜSİAD’ın dile getirdiği görüşleri "AB böyle düşünüyor" şeklinde anlamak yanlış olmaz. Eğer TÜSİAD Başkanı Sabancı "Türkiye’nin türbandan başka önceliği mi yok?" diyerek "türbanla ilgili kısıtlamalar kalksın" mesajı veriyorsa, bunu bir AB bakış açısı olarak değerlendirmek gerekir. Halbuki son zamanlarda AB hukukçuları, bağlandığı şekliyle türbanı, geleneksel bir giyim aksesuarı değil, siyasi bir "manifesto" olarak nitelendirmiştir. Yani bu şekliyle türban takan bir hanım ve ondan böyle giyinmesini isteyen ailenin erkek fertleri, "Bizim yol göstericimiz, ilim değil, dindir" demektedir. İlk defa TÜSİAD’ın verdiği mesajla, AB’nin bize yansıyan görüşü örtüşmedi. Ama ben yine TÜSİAD Başkanı’nın beyanatını, AB’nin "esas görüşü" olarak kabul ediyorum.

* * *

TÜSİAD Başkanı’nın beni esas ilgilendiren sözleri, cari açıkla ilgili olarak söyledikleri. Başkan Sabancı, cari açığı risk olarak görenlerle aynı fikirde olmadığını ifade ettikten sonra "Hem büyüyelim hem de cari açık olmasın demek çok zor" demiş. Ben ise tam aksi kanaatteyim. "Hem büyüyelim, hem de cari açık vermeye devam edelim demek çok zor" diyorum. Alın bir çelişki daha. TÜSİAD’ın ulaşamayacağı iktisat uzmanı yok. Zaten kadrosunda da bu işin uzmanları bulunuyor. Eh Başkan Sabancı da Hürriyet gazetesine gelip, hiç irdelenmemiş ve imbiklenmemiş bir iktisadi postülat ortaya koymuyor herhalde. Anlaşılan bu konu TÜSİAD’da iyice tartışılmış ve yukarıda yer alan "sebep-sonuç ilişkisinin" var olduğuna karar verilmiş. TÜSİAD şöyle sesleniyor: "Ey Türkiye! mademki büyümek istiyorsun, öyle ise cari açık vermeye mecbursun." Bu batıl tez, 1850’den beri bu topraklarda en fazla "genel kabul görmüş" iktisat inancıdır. Gazetelerde ve TV’lerde halkı aydınlatan iktisatçıların çoğu, bu tezin abonesi ve avukatıdır. Az sayıda iktisatçı ve ben, bunun tam aksini haykırıp duruyoruz. Dünyaya bir bakın, sürekli cari açık vererek kalkınmış tek bir ülke var mı? diyoruz. Ama nafile. "Yabancı para içeri, büyüme yukarı" işte istatistikler diye tabloları milletin gözüne sokuyorlar. Anlaşılan bu batıl tez, şimdi de TÜSİAD’ın resmi iktisadi görüşü olmuş. Belki, bu da bir AB görüşüdür. Öyleyse, doğrudur.

Son Söz: Gece, gündüzü izler; ama gece, gündüzün sebebi değildir.
Yazarın Tüm Yazıları