MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, memurlara ve emeklilere bol keseden zam yapamamayız, sonra Yunanistan’a döneriz demiş.
Yerden göğe kadar haklıdır. Ben beklerdim ki, aynı tepkiyi kendisinin de bizzat lehtarı olduğu bir hususta, milletvekilleri maaşlarına fahiş zam yapılırken de göstersin. Göstermekle kalmasın, Başbakanı da ikna edip bu “bal tutan parmağını yalar” zammını engellesin. Heyhat, Osmanlı’nın memura maaş ödeyemezken dış borçla saray inşa etme geleneği sürüyor.
ÇALIŞAN KİŞİ EMEKLİ MAAŞI ALAMAZ
Bir kişi, çalışıyorsa, emekli değildir. Emekli değilse de emekli maaşı alamaz. Bir kişi milletvekili maaşı alıyorsa, ayrıca emekli maaşı alamaz. Daha doğrusu almamalıdır. Ben de emekli olduktan sonra bir işverene bağlı olarak çalıştım. Hem maaş hem de emekli aylığı aldım. Pek tabii, maaştan dayanışma primi kesildi. Bu büyük bir yanlıştır. Çünkü “emekli olmak” artık çalışmak istemiyorum veya çalışacak gücüm yok veya çalışacak bir iş bulamıyorum anlamına gelir. Bir kişi emekli olduktan sonra eğer bir işte çalışıyorsa, yukarıdaki gerekçelerden hiçbir geçerli değildir. Emekli maaşı anında kesilmelidir. İşten çıkarsa daha yüksek bir tutardan emekli aylığı almaya yeniden başlamalıdır. Yaşlılık sigortası matematiği budur. ESKİDEN ÇALIŞAN KİŞİ EMEKLİ AYLIĞI ALAMAZDI
Eskiden devlet memurlarına “hem bu dünyası hem de öbür dünyası mamur” denirdi. Çünkü memurun kendisi ahrete gittikten sonra da hayatta kalan karısına ve çocuklarına maaş ödenmeye devam edilirdi. Osmanlı devlet memurlarının dul ve yetimlerine Cumhuriyet devleti aylık ödemeyi sürdürmüştür. Zaten başka türlüsü de olmazdı. Devlet denilen “işyeri” hiç bir zaman kapanmaz, çalışanlar işsiz kalmaz. Ayrıca devlet memurunu kimse kovamaz. Onların “özlük hakları” daima saklıdır. 1960’lı yıllarda devletten özellikle Deniz Kuvvetlerinden emekli olmuş güverte, makine elektronikçi subaylar ticari gemilerde veya özel fabrikalarda, nispeten düşük aylıkla çalışmaya başladılar. Çünkü Emekli Sandığı’ndan emekli olanlar, SSK’ya bağlı bir işyerinde çalışırlarsa, onların emekli aylığı kesilmez kuralı vardı. Ama aynı imkân SSK emeklileri için yoktu. Zaten sigorta emeklisi de çok azdı. Sonra aynı düzenleme sigortadan emekli olanlara da geçerli oldu. Birçok çalışan, emekli aylığı almak için şirketinden istifa etti. Ertesi gün aynı iş yerinde aynı işte çalışmaya başladı.
SOSYAL GÜVENLİK NASIL İFLAS ETTİ
Süleyman Demirel, sosyal sigortaları zora sokan iki büyük kararı alan büyüğümüzdür. Hem 1969’da hem de 1991’de iki defa erken emeklilik kapısını açarak, sigortaların tüm teknik hesaplarını altüst etti. Herhalde kendisinin haklı gerekçeleri vardı. Ama bugün hem emeklilerin çok yetersiz aylık almalarının hem de bütçenin en büyük kara deliğini teşkil eden sosyal güvenlik açıklarının kapanamaz hale gelmesinde, bu düzenlemelerin etkisi vardır. Yunanistan gibi olmamak için, hem emekli olma yaşı yükseltilmeli (ki kısmen yapılmıştır) hem de erken emeklilik için geçmiş hizmetleri borçlanarak saydırma gibi uydur kaydır işlemler yapılmamalı ama en önemlisi çalışanların emekli aylıkları kesilmelidir. Bu kuralın “ilkesizliği” milletvekili maaş zamlarında kendini iyice belli etmiştir.
Son Söz: Devlet, ne millete ne de vekiline kıyak yapamaz.