Rezervuar teorisi

BU satırları okuyanların hepsi, helâ rezervuarlarını “yakinen” bilir.

Haberin Devamı

Çünkü onunla her gün en az üç kere görüşürler. Rezervuarın pratiğini iyice bellemişleridir. Ama helâ rezervuarı teorisini benden dinlemenizi istiyorum. Rezervuar aslına (su) biriktirilen yer demektir. Bugün teorisini kavramaya çalışacağımız rezervuar, baraj değil “helâ” rezervuarıdır. Sistem mühendisliği eğitimine, rezervuarı anlayarak başlamak şarttır. Bu söz bana değil, üretim yönetimi dersi veren hocama aittir. Rezervuar teorisi iki bölüme ayrılır. Birinci bölümde rezervuar “kapalı sistem” olarak ele alınır. Burada su musluğun açılması, hazne dolunca kendiliğinden kapanması ve haznenin üstten taşmaması için tasarlanan “otomatik kontroller” incelenir. İkinci bölümde ise, rezervuar “açık sistem” olarak ele alınır. Yani rezervuarın dışa karşı yüklendiği misyonunu nasıl yerine getireceği incelenir.
Bugün benim üzerinde duracağım, teorinin ikinci bölümüdür. Helâ rezervuarların misyonu, yani ödevi “pisliği içinde bulunduğu ortamdan dışarıya atmaktır”. Bunun için, pisliğin muhtemel büyüklüğüne göre, çanağın geometrisi de hesaba katılarak kullanılacak su miktarı ve bu miktar suyun kaç saniyede akması gerektiği hesaplanır. En mükemmel rezervuar en az suyla, en çok pisliği bulunduğu ortamdan dışarı çıkarabilendir. Modern tasarımlarla 9 litre su, 3 saniyede çanağa akıtılıp, pislik kütlesinin deveboynunu aşarak gözden kaybolması sağlanabilmektedir. Eğer rezervuardaki su, saniyede yarım litre akma hızıyla çanağa salınırsa, bir ton su bile kullanılsa görev başarılamaz.

Haberin Devamı

AVRUPA, FİNANSAL KRİZİ KAÇ MİLYAR EURO İLE AŞAR

2008 yılından beri dünyada finansal bir kriz yaşanıyor. Amerika’da başlayan ve başta AB ülkelerine olmak üzere dünyaya bulaşan bu krizi, ABD büyük çapta atlattı. Nitekim bizde de bu kriz etkisi sadece bir yıl sürdü. Ancak Avrupa Birliği girdaba daha sonra kapılmasına rağmen işin içinden çıkamadı. Amerikan Merkez Bankası, “zehirli/batık kredileri” yani rezervuar örneğinde kullanılan “pislik kütlesini” bir yıldan kısa sürede 1,6 trilyon dolar parayı finansal sisteme boca ederek ortamdan uzaklaştırdı. AB’de ise bu olamadı. Çünkü orada bir “Merkezi Federal Hükümet” olmadığı halde tek bir “Federal Merkez Bankası” var. Sistemde de üretimi onun tekelinde olan EURO denilen bir para kullanılıyor. Pislik kütlesini yani “kamu borçlarını dışarıdan finanse etmiş ülkelerin devlet tahvillerini” parayı azar, azar salarak ortamdan uzaklaştırmaya çalıştı. Tabii başarılı olamadı. Şimdiye kadar AB finansal sistemine 1 trilyon dolar eşdeğeri EURO şırınga edilmiş durumda. Bu kadar para Avrupa’nın “zehirli devlet tahvillerini” sterilize etmeye yeterdi. Ama suyun “debisi” az geldi. AB’nin patronları (Almanya ve saz arkadaşları) Yunanistan’a sıkı perhiz diye bastırmadan önce kesenin ağzını açmalıydı. Şimdi çok daha fazlası gerekecektir.
Son Söz: Ekonomide çare tükenmez, maliyeti artar.

Yazarın Tüm Yazıları