Pul parası kurban parası

TOPLU Konut İdaresi (TOKİ) genel müdürü, kurumlarına iş yapan müteahhitlerin bir kısmının, artan maliyetler ve düşen satış fiyatları yüzünden zora düştüğünü söyledi.

Hatta bazı müteahhitlerin mealen "çözüm ya müdür!"diye kapımda yatıyor dedi. Hiç yadırgamadım; eskiden de zora düşen müteahhitler kapılarda yatar ve hatta ağlardı. Müteahhit elin taşıyla, elin kuşunu vurmaktır. Müteahhitliğe girişecek kişinin esas sermayesi para değil, cesareti aşan cüreti ve ihale makamıyla ilişkileridir. En iyi ilişki "bir mühendis içerde-bir mühendis dışarıda"şeklinde organize edilendir. Müteahhitliğe soyunmaya karar veren genç bir girişimci, meslek büyüğüne sorar: Ağabey, müteahhit olmak için kaç paraya ihtiyaç var? O da; mukaveleye yapıştırılacak pulun parasıyla, temel atma töreninde kesilecek kurbanın parasını denkleştir, yeter der. Bu, böyle bir iştir.

* * *

Taahhüt sektörünün temel iktisadi meselesi "fiyat"teşekkülüdür. İhaleye çıkan işler, pazarı olan bir ürün değildir. Dolayısıyla ortada teşekkül etmiş bir piyasa fiyatı yoktur. İhale bedelini, yani fiyatı oluşturmak için bir mekanizma tasarımına ihtiyaç vardır. Bilinen mekanizma "müteahhidi müteahhide kırdıran" ihale sistemidir. Bu sistem, ihale fiyatının "zarar etme" noktasında teşekkül etmesi sonucunu doğurur. Buna karşı müteahhitler de ihale bedelinin "kár etme" noktasında teşekkül etmesi için "İnci Baba Mekanizması"nı geliştirmiştir. Eğer danışıklı fiyat atma anlamına gelen bu mekanizması çalışmazsa, müteahhit işi zararına alır. Sonra, proje değişiklikleri, ilaveler ve fiyat artışlarıyla işi kára geçirmeye çalışır.

* * *

Devlete müteahhitlik yapmadan zengin olan iş adamı yoktur desem hata etmiş olmam. İhale denince akla, kamu inşaatları gelir. Hálbuki kamunun çok geniş satın alma ihaleleri de vardır. Bunlarda da fiyat teşekkülü ciddi bir sorundur. Türkiye’de Cumhuriyetle başlayan Müslüman kapitalist sınıfın doğuşu ve yükselişinde devlet ihalelerinin payı büyüktür. Yukarıdaki cümlede geçen Müslüman kelimesi gayrimüslim olmayan anlamındadır.

* * *

Bakışta çok kolaymış gibi gelen ihale yoluyla iş yaptırma, yolsuzluklara en açık süreçtir. Gerek ihale sistemiyle doğru müteahhidin seçilmesi, gerekse seçilen müteahhidin işi zamanında ve keşif bedeli içinde bitirmesini sağlamak çok zordur. Ancak imkánsız değildir. Özel sektörde ihale yoluyla iş yaptırılırken ortaya çıkan ihtilaflar, nadiren mahkemeye gider. Üstelik yolsuzluk da nispeten az olur. Ancak devlette olay, bunun tam aksidir. Hem yargıya intikal eden ihtiláf, hem de yolsuzluk çoktur. Çünkü kamunun ihale mekanizmasının esas işlevi "geçici siyasi iktidarı, servet edinme yoluyla kalıcı iktisadi iktidar" haline dönüştürmektir. İktidara gelen siyasilerin ve onların bürokratlarının gündemlerindeki ilk madde "biz de yolumuzu bulalım"dır. İhale sisteminin iyi çalışması için çare iyi bir ihale kanunu yapmak değildir. Çare, süper yetkilerle donatılmış, servetinin hesabını verecek "usule uygun değil, esasa uygun iş yapan" yöneticileri iş başına getirmektir. İşte taş gibi bir hukuk sorusu.

Son Söz: Zengin, müteahhit olmaz; müteahhit, zengin olur.
Yazarın Tüm Yazıları