Protestocunun orantısız güç kullanımı

IMF toplantıları bitti. Evli evine, köylü köyüne döndü.

Ben bu toplantıları biraz katılarak daha çok medyadan dinleyerek ve okuyarak izledim. Tortu olarak aklımda şunlar kaldı.

1. Binlerce kişinin katıldığı böylesi curcunalı toplantılar esasında birer "Halkla İlişkiler" etkinliğidir. Bilimsel havalı sunumlar ve paneller içki masasının mezeleri olarak programa konur. Toplantıda sesi çıkanların amacı, abone toplamak için fikirlerinin reklámını yapmaktır.

2. Kendilerine IMF karşıtlığını yakıştıran, neye karşı olduğunu idrakten aciz bir avuç manasız ve hasta ruhlu insan da toplantıları aynı şekilde değerlendirmiştir. Onlar için de "olay yok, vesile var; haber yok, propaganda var" ilkesi geçerlidir. Tek amaç, medyada görünmektir. Medya, hangi eylemlerine yer vermişse, onlar da o tür eylemden daha fazlasını yapmıştır.

3. Bu toplantıların kapanış konuşmalarına hákim olan hava "sokağa yağ vermek" olmuştur. Gerekçesi, medyanın daha fazla ilgisini çekmek ve takdirini toplamaktır.

4. "Fakir-fukara" ve "garip-gureba" edebiyatı yapmanın ne kadar ucuz, zahmetsiz ve yüksek getirili bir yatırım olduğunu anlayan, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, her "söz sanatçısı" başkalarına görev tevzi ederek kendine cennete giden trende rezervasyon yapmıştır.

5. "İstanbul Kararları" denebilecek tek bir karar alınmadığı, hatta tek bir özgün fikir ortaya konmadığı halde, toplantı sonunda uzun süredir dillerden düşmeyen birkaç nakarat ifadeye, Türkiye’ye yağ olsun diye, böyle bir ad münasip görülmüştür.

6. Bilimsel değeri olmayan, reklámla yaşayan ve geçmişte kriz çıkaran merkez bankası başkanlarına "yılın merkez bankacısı" unvanı vermekle ünlü bir dergi, şimdiki Merkez Bankası Başkanına da aynı unvanı tevcih etmiştir. Bu tören "Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu Yıllık Toplantısı" arasına sokuşturulmuştur. Halkın bu ödülü IMF verdi sanması istenmiştir. Bu çirkin olmuştur.

7. 13 bin kişinin katıldığı IMF toplantısı Türk turizmi için çok yararlı olmuştur. İstanbul, turistik gelir yaratma açısından Türkiye’nin "petrol kuyusu"dur. Ne mutlu ki elimiz de İstanbul gibi şehir var.

8. Katıldığım bir toplantıda Mısır, Tunus ve Sırbistan ekonomi bakanları, ülkelerinde bankacılık sektörünün çok kuvvetli olduğunu anlattılar. Batı bize hayran dediler.

9. İstanbul’da yapılan IMF toplantılarıyla, Türkiye-IMF müzakerelerinin bir ilgisi yoktur dense de sonunda birileri dayanamayıp, "IMF, Türkiye’ye 45 milyar dolar veriyor" haberini patlatmıştır. Bu da Türk ekonomisinin bir haftalık kárı olmuştur.

Son Söz: IMF’ye hayır, parasına evet.
Yazarın Tüm Yazıları