Perakendecilikte rekabet

BUGÜN gölgede kalmış mikro bir alana girmek istiyorum.

Konu şu: Migros, Gima, Tansaş, Carrefour, BİM gibi adları akla ilk gelen ve sayıları hergün artan "süper-marketler" veya yarı bilimsel-yarı moda adıyla "perakendecilik" sektöründe ádil rekabet nasıl sağlanır?

Bu sektördeki rekabet sorunu, iki ana başlık altında toplanabilir:

1. Süpermarketler, bakkallar-dükkánlar ile semt pazarıları arasındaki rekabette adalet nasıl sağlanır?

2. Süpermarket işleticileriyle onlara mal sağlayan üreticiler arasındaki ilişkilerde ádil rekabet nasıl sağlanır?

Konu önemli. Çünkü hem tüketicileri, hem üreticileri, hem de sabit ve seyyar esnafı ilgilendiriyor. Bu işin bir de şehir planlaması, yáni trafik boyutu var. O bahsi diğerdir ki, bu yazıda oraya hiç girmeyeceğim. Çıkarların çatıştığı hallerde racon kesilirken "biraz sen, biraz o fedakarlık etsin, ortada buluşun" gibi bir yöntem sıkça kullanılır. Bu yöntem adalet getirmez, sadece kavgayı bitirir. Üstelik böyle bir yola gidilirse, taraflar, genellikle o masada temsil edemeyenler aleyhine işbirliğinde karar kılar. İkimiz bir olalım, üçüncüyü dövelim gibi. Bu vak’ada temsil edilmeyen taraf "tüketicilerdir". Yani sektör aktörleri bir araya gelip aralarında anlaşırlarsa, kabağın tüketicilerin başına patlayacağı kesindir. Doğru yöntem, olaya "rekabet ortamı nasıl yaratılır" penceresinden bakıp, ülke için en iyi sonuçları çıkmasını sağlayacak kurumsal ve kuralsal yapıyı oluşturmaktır. Bu yapı, başlangıçta hiç kimseyi memnun etmeyebilir. Ama model doğruysa ve tavizsiz uygulanırsa, halkın refahı, eşyanın tabiatı icabı, kendiliğinden artar. Bu sonuç ancak, tarafların, sistemi kendilerine uydurmaktan vazgeçip, kendilerini sisteme uydurmalarıyla sağlanır.

* * *

Bu yazıda sadece 2. Maddede sözü edilen sorun üzerinde duracağım. Konuyu açayım. Perakendeciler, bir çok malı kendi markalarıyla üretip veya ürettirip, bunları mağazalarında satıyorlar. Bu yolla, hem tedarikçileri üzerinde bir fiyat baskısı kuruyor, hem de kendi kár marjlarını arttırıyorlar. Perakendecinin (süpermarketin) marka imajı yüksekse, tüketiciler orjinal markalı malı almak yerine, mağaza markalı malı almakta pek tereddüt etmiyor. İşte bu uygulama, bana göre "haksız rekabet" kapsamına girmektedir. Perakendecilik, üreticilikten kesinlikle ayrışmalıdır. Perakendeci bir firma, aynı zamanda belli dallarda üretici olmaya karar verebilir. Ancak o zaman ürettiği veya ürettirdiği o malı diğer süpermarketlerde satışa sunabilmeli, onların ürünlerine de kendi raflarında yer vermelidir. Kendi markasını taşıyan malı, sadece kendi mağazasında satan bir perakendeci, o sektördeki üretici firmalara karşı haksız bir yöntemle rekabet ediyor demektir. Giderek yaygınlaşan ve zahiren "orta kaliteli malı, ucuza satma" işlevi gören bu modelinin, günün sonunda, düşük kaliteli malı yüksek fiyata satılmasıyla sonuçlanacağından endişeliyim. "Perakendede rekabet, bütün rekabetlerin anasıdır." Perakendecinin rakibi, kendi tedarikçileri değil, diğer perakendecilerdir.

Son Söz: İş bölümü, refahı arttırır.
Yazarın Tüm Yazıları