Parmak ısırtan Türk bankaları

GÜN geçmiyor ki Türk bankalarının küresel kriz ortamında ne kadar iyi yönetildiği hakkında gazetelerde bir yazı çıkmasın.

Haberin Devamı

Amerikan ve Avrupa bankaları birbiri ardına iflas ederken, bizim bankalarımızın çatısından tek bir kiremidin bile düşmemesi tüm dünya yatırımcılarının ilgisini çekiyor. Borsa endeksinin cari fiyatlarla TL bazında rekor kırdığı geçen haftanın yükseliş yıldızları yine Türk bankaları idi. Büyük bir gazetemiz bunu “Parmak Isırtan Türk Bankaları” manşetiyle okurlarına duyurdu.

* * *

Bankalarımız hakkında çıkan bu övücü yazıların, bankacılığa faydadan ziyade zarar verdiği kanaatindeyim. Bankacılığı çok kârlı bir “voli” sektörü olarak göstermek veya görmek ulusal ekonomimiz için bir risktir. Anlatayım:

1. Bankacılık sektörü, reel sektörün ve kamu kesiminin “ayna simetriğidir”. Bankanın aktifi yani varlıkları, reel sektörün ve Hazine’nin pasifidir, yani yükümlülükleridir. Öyleyse, cebirsel olarak reel sektörün veya Hazine’nin durumunun “kötü” olduğu, mesela sanayinin küçüldüğü ve bütçe açıklarının büyüdüğü bir ortamda banka sektörünün durumunun “iyi” olması zordur. Sürdürülemez.

2. Bankalar, esas olarak mevduat sahibine karşı sorumludur. Birinci görevleri, kendilerine emanet edilen tasarrufları batırmamaktır. Bu aynı zamanda devlete olan sorumluluğu da yerine getirmektir. Çünkü devlet, mevduat sahiplerini himaye etmek için zora düşen bankaların içine halkın parasını koyar. Banka, devleti buna mecbur etmemelidir.

3. Banka, “Bilânço” ile reel sektör (kısaca sanayi ve ticaret firmaları) ise “Gelir Tablosu” ile yönetilir. Reel sektörde yıllık kâr çok önemli bir performans göstergesidir. Bankacılıkta yıllık kâr rakamı o kadar önemli değildir. Önemli olan aktif-pasif yapısıdır. Çünkü bilânço, birikimli bir tablodur. Dönemsel değildir. Bankanın kurulduğu günden tasfiye edilinceye kadar geçen ve geçecek zamanı kapsar.

4. Bankalar yüksek finansal kaldıraçla çalışır. Yasal olarak öz kaynaklarının 8 katı borç kaynak kullanır. Bu sebeple yıllık kârları çok hızlı artabilir. Kaldıraç ters çalışmaya başlayınca da, bir gecede iflas edebilir. Sanayide (reel sektörde) böyle bir şey olmaz.

5. Bankaların çok kârlı olmaları, hayra alamet değildir. Eğer bu yüksek kâr,  ölçme yönteminden doğmamışsa, riskleri artmış demektir.

6. Türk bankalarının nakit pozisyonları yüksektir. Bunun anlamı “kârım düşük olsun, ama şoklara dayanıklı olayım” demektir. Bu görünüme göre Türk bankacılık sektörünün kârları önümüzdeki dönemde düşecektir.

7. Banka para satmaz, varlık (aktif) satın alır. Bankacılıkta, müşteriyle risk ilişkisi kredi veya mevduat işlemi bittiği gün başlar. Sanayide ise işlem tamamlandığı gün, risk ilişkisi biter.

Son Söz: Ayna düz değilse, cismin görüntüsü, olduğundan farklı oluşur.

Haberin Devamı

DÜZELTME VE TEŞEKKÜR: Kıssadan çıkacak hisse değişmese bile önceki yazımda yurt dışından gelmiş ve gelecek para 48 milyar lira dedim. Bunun içinden yurtiçi matrahını düşmemişim. Düzeltirim. Doğrusu 27 milyar liradır. İkaz eden Profesör Kızılot’a ve uzman Cüneyt Yeşilkaya’ya teşekkürler. 

Yazarın Tüm Yazıları