İKTİSATTA en büyük icat paradır. Peygamberimizin "rızkın onda dokuzu ticarettedir" dediği söylenir. Gerçekten ticaret, iktisatta "değer yaratma" denilen sürecin olmazsa, olmaz şartıdır.
Rızkın esas kaynağı ticarettir. Çünkü aile ihtiyacından fazla üretilen bir mal veya hizmet, başkaları tarafından satın alınmamışsa, yani ticarete mevzu olmamışsa, iktisadi değer yaratılmamış demektir. Para icat edilmeden önce, ticaret takasla yapılıyordu. Takas, ticareti, dolayısıyla "rızkın artmasını" sınırlıyordu. Para icat edildikten sonra ticaret arttı. İpek Yolu ve Baharat Yolu denilen ticaret arterleri ortaya çıktı. Milletler zenginleşti. Kültürler kaynaştı, dünya büyüdü. Bunlar hep, para denilen "alet" sayesinde oldu. Dünyanın ilk "küresel parası" belli miktarda altın içeren madeni sikkelerdir. Altın, her yerde altın olduğu için, altın para gerçekten evrensel olarak kabul gören "sert para birimi" idi. İngilizce’de buna zaten "Hard Currency" denir. Kıymetli madenden para üretmenin de bir sınırı vardı. Çünkü kıymetli maden çıkarmak pahalıya mal oluyordu. Bu yüzden ticaret yeterince gelişmiyordu. Ticareti arttırmak için daha çok para gerekiyordu. Çare olarak önce ucuz madenlerden para üretildi. Birkaç yüzyıl önce de ilk káğıt paralar tedavül etmeye başladı. Şimdi artık para "káğıt" bile değil, sadece bir "kayıt". Üstelik bir sürü de ulusal para var ortalıkta.
* * *
Eski din kitaplarında dünyada "7 yıl bolluk, 7 yıl kıtlık" olacağı yazılıdır. Dolayısıyla, iktisadi hayatta "konjonktür" (dalgalanma) olduğu binlerce yıl önce saptanmıştır. O devirdeki konjonktürün sebebi, Nil nehrinin debisinde ortaya çıkan yıllık değişimlerdi. Demek ki, bu menkıbelerde reel ekonominin, tarım sektöründen kaynaklan krizlerinden söz edilmektedir. Günümüzün krizleri ise "reel olmayan, yani finansal" sektörden kaynaklanmaktadır. Yani bugünün krizleri, iktisadın en büyük icadı olan "para"dan doğmaktadır. Nasıl uçak icat edilmeden, uçak kazası olmamışsa, "para" icat edilmeden de parasal krizler de olmamıştır. Paranın, finansal krizlere sebep olmasının iki kök sebebi vardır.
1. Birincisi, çeşitli nedenlerle paranın satın alma gücünün zamanla azalması, yani mal ve mülk fiyatlarının artması, kısaca enflasyon;
2. İkincisi ise faizdir. Faiz, ödünç alınan ve zamanla değeri azalan paraya ödenen hem bir tazminat, hem de kiradır.
Enflasyon ve faiz ilişkisi, insanları spekülatör yapmıştır. Yani üretmeden, sadece pozisyon alarak, servet sahibi olma imkánı yaratmıştır. Eğer insanlar menkul ve gayrimenkul varlık fiyatının (değerinin) ödünç aldıkları paranın faizinden fazla artacağını "görürse" (speküle ederse) borçlanır. Üstelik de "finansal kaldıraç" kullanarak misliyle borçlanır. Eğer varlık fiyatlarının artacağı öngörüsü yaygınlaşırsa, varlık fiyatları balon yapar. Fazla şişen balon, sonunda patlar. Buna "önce buuum-sonra bomm" denir. Bireylerin spekülasyon yaparak zengin olabilmesi için, balon patlamadan önce pozisyon değiştirmesi şarttır. İşin en zor yanı burasıdır. Çünkü insanlar hep "bu böyle daha çok gider" diye düşünür. Sonunda mal ellerinde patlar. Çok kişinin balonu aynı anda patlarsa buna da kriz denir.
Son Söz: Mehmet için doğru olan hesap, millet için doğru olmayabilir.