TÜRK ekonomisinin işleyiş mekanizması "para içeri-büyüme yukarı"dır. İktisatçı İlker Domaç, 1965’ten bu yana yurt dışından gelen paralarla, milli gelir artışlarının ilişkisini matematik olarak irdelemiş.
Çok yüksek bir ilgileşim (korelasyon) var, "değişimler adeta üst üste çakışıyor" diyor. Bu zaten biliniyordu. Bir kez daha teyit edildi. Akla şu sorular geliyor.
1. "Para içeri-büyüme yukarı" ilgileşimi neyi ispatlamaktadır? Bu bir kısır döngü müdür? Yani ulusal ekonomi yeterince kaynak yaratamıyor mu, yoksa kaynak yaratamaz hale mi geliyor?
2. Bu ilgileşim doğrusal mıdır? Yani sonsuza kadar bu böyle devam eder mi? Yoksa ilgileşim bir noktadan sonra, terse döner "para içeri-büyüme aşağı" haline gelebilir mi?
3. "Para içeri-büyüme yukarı" ilgileşiminin doğrusal olduğu ve hiç bir zaman "para içeri-büyüme aşağı" haline gelmeyeceği varsayılsın. O zaman soru, "cari açık sonsuza kadar sürer mi" olmaz mı?
4. Bir an için cari açığın da sonsuza kadar finanse edilebileceği varsayılsın. Sürekli cari açık vererek, ülkenin yüzde 7 veya daha üstü bir kalkınma hızını tutturması mümkün mü?
5. İktisaden, dışa bağımlı hale gelen bir ülke, siyasi olarak bağımsızlık iddiasını sürdürebilir mi? İktisadi sağlığı yurt dışından gelecek paralara bağlamış bir memleket, hiç istemediği siyasi badirelere sürüklenmek tehlikesiyle de karşı karşıya kalmaz mı?
6. Siyasi bir badireye istemeden sürüklenebilecek bir ülkenin risk algılaması olumluya döner mi? Risk algılaması olumsuz bir ülkede, dışarıdan daha fazla borçlanmaya dayanan bir hızlı kalkınma sürdürülebilir mi?
2008 yılının ikinci çeyreğinde, büyümenin hız kesmesi vesilesiyle yukarıdaki soruları sordum. İkinci çeyrekte milli gelir büyümesinin yavaşlaması, hem küresel ekonomik sıkıntıların, hem de kapatma davasının bir sonucudur diye açıklanabilir. Büyüme bu güne kadar iç talep artışına bağlı olarak sürdü. Bu yıl yüksek fiyatlı petrol ve ham madde ithalatı, iç talepte daralmaya yol açmıştır. Büyümenin bu yüzden de yavaşlamış olabileceğini hesaba katmak gerekir. Türkiye, 2001 krizinden çıkmanın otomatik düzeltmesi ve küresel ekonominin sağladığı uygun iklim şartlarıyla son yedi yıldır iyi performans gösterdi. Aynı performansı ve hatta daha iyisini, Latin Amerika ve Doğu Avrupa ülkeleri de gösterdi. Çünkü başarının gerisinde dış etkenler vardı. Dış etkenler, şimdi de başarısızlığın sebebi olabilir.
* * *
"Para içeri-büyüme yukarı" ilişkisi, mantıken kısa vadede "para dışarı-büyüme aşağı" ilişkisini de içerir. Acaba böyle şeyin ortaya çıkma ihtimali var mı? Mesela, küçülen bir ekonomide, özel sektör eskisi kadar borçlanmazsa bu, para girişi azalacak demektir. Para girişinin azalması, bir "az para-az büyüme" kısır döngüsünü tetikleyebilir. O zaman, büyümeyi hızlandırmak için kamu harcamalarını arttırmaktan başka çare kalmaz. Herhalde IMF de buna izin vermez.
Son Söz: Dış sebepler değişmişse, iç sonuçlar da değişir.