EKONOMİK krizi sona erdirmek için iktisat bilginleri Fisher’in miktar kuramı ile Keynes’in devletçi öğütlerini esas alan iki mekanizma kümesi uygulanıyor.
1.Devir hızı düşen paranın, miktarı arttırılıyor.
2.Özel kesimin azalan talebinin yarattığı boşluk, kamu harcamaları ile dolduruluyor.
Önce konuya Türkiye açısından değil, başta Amerika olmak üzere tüm ülkeler açısından yaklaştığımı ifade edeyim. Küresel krizden çıkış için büyük devletler, IMF ve G-20 tarafından kabul edilen ekonomiyi canlandırma mekanizmalarını yukarıdaki kavramsal çerçevede irdeliyorum. Bu mekanizmalar hangi yakıtla çalışacak sorusuna cevap arıyorum. İktisatçıların "ilk günah" diye lanetlediği "para basma" dışında bir çıkış yolu bulamıyorum. Eğer bu krizden en kısa sürede çıkmak için para basılacaksa, günün sonunda enflasyon artacak demektir.
* * *
Artacak enflasyonla negatife düşen faizlerin yaratacağı ilk tepki yatırımcının nakitten kaçması olacaktır. Nakitten kaçan paraların gideceği yer, menkul ve gayrimenkul varlıklardır. Bu varlıklara talep artınca fiyatları yükselecektir. Zaten, magazin İngilizcesiyle "toxic/zehirli" denilen "fiyatı/değeri düşmüş" menkul varlıkların, bir şekilde fiyatlarının artması gerek. Ancak bu olursa bankaların veya değeri düşmüş sorunlu varlıkları geçici olarak satın alan kamu kuruluşların bilánçoları düzelebilir. Bu değer (fiyat) artışı, aşağıda açıklanan nedenlerle, gerçek olamaz. Yani görüntüsel olacaktır. Kısaca, yeniden bir varlık fiyatları enflasyonuna ihtiyaç var. Bunu da ancak "para basılması" sağlayabilir.
* * *
Durumu irdelemeye devam edelim. Değersizleşmiş yani fiyatı düşmüş menkul varlıkların fiyatının reel olarak artması ancak bu finansal varlıkların tekabül ettiği fizik yatırımların yüksek getiri sağlamasıyla olur. Ekonomik büyümenin düştüğü bir ortamda "Yatırımın Getirisi" (ROI-Return On Investment) artamaz. Çünkü "ROI" artışı için hem kárlılık hem de satış hacmi artmalıdır. Kárın artması için fiyatlara zam yapmak gerekir. Fiyat zammı ise satışları azaltır. Bunun tersi ancak enflasyonist ortamda mümkündür. O da para basımını gerektiriyor. Hálbuki para basmak iktisaden büyük günahtır. Gördüğünüz gibi dünya ekonomisi bir kısır döngüye kapılmış vaziyette. Zaten kriz de "saadet zinciri" denen bir başka kısır döngüden çıkmıştı. Kısır döngüler bir ödünleşme (trade-off) göze alınmadan kırılamaz. Bu ise, salt bir ekonomik sorun değil, "ekonomi-politik" bir meseledir.
Son Söz: İktisadın bittiği yerde, devlet adamlığı başlar.