Önder yaratmak / Bir marketing vakası

CHP önderi ve genel başkanı Deniz Baykal, en beklenmeyen bir şekilde CHP’nin başından ayrılmak mecburiyetinde kaldı.

Haberin Devamı

Bu olay herkesi şaşırttı ama CHP’li siyasetçilerde bir travmaya sebep oldu. “Travma” ciddi bir fiziki veya psişik kaza geçirip, bedenen ve ruhen perişan olmak demektir. Buna “eşekten düşmüşten beter olmak” da denebilir. Müstafi genel başkanları dâhil profesyonel CHP’liler, bugün bu haldedir. Ama CHP’ye oy vermiş daha da önemli oy verecek seçmenler için aynı şey söylenemez. Onlar, olayların gelişmesini ve oy verecekleri CHP’nin bu badireden “güçlenerek” çıkmasını beklemektedirler. CHP’ye oy vermeyi düşünüp de Baykal’ın faka bastırılmasından sonra, “ben karısına ihanet eden adama mağdur demem” diye düşünüp oyunu AKP’ye verecek çok az seçmen vardır. Onlar da zaten “yüzer/gezer” oylardır. Sandık başına gidinceye kadar on defa karar değiştirirler. Müstafi Baykal’ın genel başkanlığa geri dönmesi hem kendisi hem de profesyonel CHP’liler için onurlu bir çözüm değildir. Ama esas hata, bunun CHP’ye oy verecek geniş kitleler için “sevimsiz” olmasıdır. Dolayısıyla CHP, kendine yeni bir “önder/genel başkan” yaratmak zorundadır.

* * *

Haberin Devamı


Pazarlamanın dörtte üçü, “ürün tasarımı” veya ürün geliştirmektir. Pazara dönük tasarım “tüketicinin ihtiyaçlarını ürüne tercüme etme” sanatıdır. Tüketici ihtiyacını bilir veya hisseder. Ama ürünü bilmez veya tasarlayamaz. Pazarlamacılar, önce insanların temel ihtiyaçları anlar. Buradan hareketle “talebe dönüşebilecek” gereksinimi saptar. Sonra bu gereksinimi tatmin edecek işlevleri tanımlar. Son aşamada bu işlevleri yerine getirecek özellikleri olan ürünü tasarlar. Ürün tasarımı tamamlanınca, pazarlamanın diğer fonksiyonlarını devreye girer. Bunlar sırasıyla “sürüm için iletişim”, “fiyat dâhil konumlandırma” ve alıcıyla ürünü buluşturacak “alım noktaları ağı”nın inşasıdır. Unutulmasın, toptancılar ve perakendeciler, üreticinin müşterisidir ama ürünün “alıcısı” değildir.

* * *


Türkiye’de “Cumhuriyet” mitinglerine fiilen veya fikren katılmış, her renkten her yaştan ve her etnik veya dini kökenden milyonlarca seçmen vardır. Bu seçmen, lâiktir, ulusal bağımsızlığa tutkundur, ordusunu sever, Kürt ayrışmasına karşıdır, sosyal güvenliğe, fırsatçılıktan fazla değer verir, Batılı’dır ama Batıcı değildir, kökeni ne olursa olsun Türk diye adlandırılmaktan mutludur. CHP diye bir parti olsa da olmasa da, Baykal diye bir genel başkan olsa da olmasa da bu “kök” ihtiyaçlarının tatmin edilmesini isteyen bir “laik muhafazakâr” seçmen kütlesi ortada durup durmaktadır. Eğer CHP’nin profesyonelleri (kurultay üyeleri) kendilerinin değil, yukarıda tanımını yaptığım seçmen kütlesinin ihtiyaçlarını en iyi tatmin edecek kim olur diye düşünmeye başlarlarsa mutlaka travma geçirmiş, “komplo mağduru” Baykal’dan daha iyi “işlevsel özellikleri” olan bir genel başkanı aralarından çıkartırlar.

Son Söz: Her talep, kendi arzını doğurur.

Yazarın Tüm Yazıları