ADAMIN telefonu acı, acı çalmış. Arayan çok yakın bir arkadaşıymış. Hemen söze girmiş ve "Duydun mu? Dostumuz Pertev ölmüş" demiş. Adam da "ben zaten son gördüğümde onun öleceğini anlamıştım. Yüzü soluk, gözleri fersizdi diye karşılık verdikten sonra, Pertev nasıl, nerede" ölmüş diye sormuş.
Arayan arkadaşı da "tren kazasında" diye yanıtlamış. Adam üzgün bir ses tonuyla devam etmiş. Yanılmış olmayı çok isterdim. Ama öngörüm doğru çıktı. Tahmin ettiğim gibi Pertev’i kaybettik; başımız sağ olsun diyerek sözünü bitirmiş.
* * *
Sürdürülemez cari açık yüzünden Türk ekonomisinde bir düzeltme (krizin kibarcası) bekliyorduk. Ekonomi, sert ya da yumuşak bir şekilde küçülecekti. Bu düzeltme ya TL’nin hızla değer kaybıyla başlayacaktı ki bu "sert iniş" olacaktı, ya da büyüme tedricen düşecekti; bu da "yumuşak iniş" olacaktı. Esasen 2006’dan beri milli gelir büyüme hızı düşmeye başlamıştı. Bu gelişme, düzeltmenin düzenli olma ihtimalini arttırmıştı.
* * *
2007 yılının sonbaharında Amerika’da bir "nakit sıkışması" (liquidity cruch) başladı. Çünkü para dönmez olmuştu. Bitmiş binalar satılamıyor, ipotekli krediler geri dönmüyordu. Bina talebi düştüğünden bina fiyatları balonu patlamak üzereydi. Amerikan ve hatta dünya ekonomisi için bir düzeltmenin zamanı geldi denmeye başlandı. Krizin ilk işareti, başta petrol olmak üzere ham madde fiyatlarının panik içinde hızla artmasıydı. 2008 başında petrol ve sair ham madde fiyatları şişti. Dolar, Euro karşısında hızla değer kaybetti. ABD halkının satın alma gücü düştü. ABD’nin cari açık vermesi üzerine kurulu küresel ekonomik büyüme sürdürülemez hale geldi. Amerikalılar fakirleşti. Fakirleşen Amerika, kendi fakirleşme sürecinin ardına tüm dünyayı taktı. Yumuşak inişle oluşması umulan küresel düzeltme, hızla "sert inişe" yani krize dönüştü. Dünya ekonomik krizi, biraz gecikmeli olarak bütün ağırlığıyla Türk ekonomisinin üstüne çöktü. Krizin Türkiye’ye teğet geçmesi gibi iyimser ve cari açığın patlaması gibi kötümser tahminler çöktü. Türk ekonomisin kendi krizi gündemden kalktı, ama Türkiye "daha büyük" bir krize girdi. Kriz çıktı, haklıymışsın, diyenlere cevabım şudur. Hayır, Türkiye’de öngördüğümüz kriz bu değildi. Dediğimiz çıkmadı.
* * *
Küresel krizin, Türkiye’nin çıkması mukadder kendi krizinin yerini alması bir yerde şanstır. Çünkü yaşanan krizin esas çaresi dışarıdan gelecektir. Türkiye, yurt içinde Abrakadabra numaraları yaparak bu krizi bitiremez. Ama bu krizi fırsata çevirebilir. Bu fırsat "cari işlem açığı vermeyecek" yapıyı kurmaktır. Ne yazık ki, "yüksek faiz-düşük kur" zihniyeti sürmektedir. Yönetim de, kara para ve Arap sermayesi çekip, ormanları imara açmak gibi "rant yiyici" önlemler peşindedir.
Son Söz: Hazır paranın peşini bırak, gelir yaratmaya bak.