BU özdeyişi daha önce "Haber yok, propaganda var; olay yok, vesile var" şeklinde kullanmıştım.
Reklam ile propaganda, bir bakıma eş anlamlıdır. İrdelenen duruma hangisi uyuyorsa o kullanılabilir. (Olay dedim aklıma geldi. Beni bağışlayın. Bir an için yazının ana temasından uzaklaşacağım. Olay kelimesinin Osmanlıca karşılığı "vaka"dır. Bu kelime iki hecelidir; ama "va-ka" değil, "vak-a" şeklinde bölünür. Bir de Osmanlıcadır diye, her kelimeyi sesli harfleri uzatarak telaffuz etmek yanlıştır.)
* * *
Bu yazının amacı, gazetelerden ve TV’lerden haber ve yorum izleyerek, gerçekleri anlamaya çalışanları uyarmaktır. Özellikle manşete çekilmiş haberleri okurken veya TV veya radyodan dinlerken, medyada geçerli olan yukarıdaki düsturu hiç akıllarından çıkarmasınlar. Dolduruşa gelmek istemeyenler, duydukları haber üzerine düştükleri şaşkınlıktan sonra, derhal kendilerini toplayıp şu soruyu sormalıdır: Acaba bu haberin içindeki "reklam" veya "propaganda" nedir? Hemen ilave edeyim. Propaganda veya reklam, mutlaka zararlı değildir. Hatta şunu da eklemek gerek. Propagandayı veya reklamı yapan, mutlaka bundan kendisine şahsi bir menfaat sağlamayı da hedeflememiş olabilir. Netice itibariyle, hepimiz, inandıklarımıza, başkalarının da inanmasını veya değerli bulduğumuz davranışlarımızın başkaları tarafından değerli addedilmesini isteriz. Mesela köpek sevenler, köpek sevmenin çok yüksek bir insani değer olduğuna inanır. Bu yüzden köpek sevenlerin, köpek sevmeyenlerden üstün olduğunu düşünür. Böyle bir kişi eğer gazeteciyse, mütemadiyen köpekleri öven haber ve yorumlar yazarak, aslında kendi propagandasını yapar.
* * *
Şimdi size bir ekonomi haberinden örnek vereceğim. Bundan kısa bir süre önce Türk Hazinesi, Amerikan Doları’na nátık, 30 yıllık, % 7.15 faizli tahvili yurtdışı piyasalara arz etti. Gazetelerimiz bu olayı "Türk tahvilleri kapış kapış satıldı" başlığı altında verdi. İrdeleyelim. Eğer arz sıkıntısı olmayan bir mal, müşteriler tarafından kapış kapış alınıyorsa sebep, fiyatının emsaline göre "ucuz" olmasıdır. Dünyada tahvil sıkıntısı yoktur. Tahviller kapışıldığına göre, Türkiye "pahalı" borçlanmıştır. Ortada bir fiyatlandırma hatası vardır. Keşke talep ancak beklenen kadar gelseydi, ama faiz de % 6,5 olsaydı. Şimdi Hazine yöneticilerini tebrik mi edeceğiz, tenkit mi? Haberin yazılış havasına göre tebrik, benim değerlememe göre tenkit etmek gerek. Halbuki haber yorumsuz verilse, böyle bir ikilem ortaya çıkmayacak. Ama amaç piyasalara itibar propagandası yapmaksa, pek tabii haberin böyle yazılması gerekir. Şimdi benim sorunum, gazeteciye bu "bu kapış kapış satıldı" ibaresini yazdırtan dürtüyü anlamak.
Son Söz: Yalandan kafası karışan, haberi süzerek okur.