Paylaş
Hadi bu akşam birlikte bir yemek yiyelim dedim. Güngör de “misafir bekliyoruz; onu yemeğe çıkaracağız, sen hanımı al bize gel, hep birlikte dışarı çıkalım” dedi. Ben de kim bu misafir? O, bizim geleceğimizi bilmiyor, kendisine haber vermeden bizi de meclise katarsan adama ayıp olmaz mı dedim. Olmaz, olmaz; hatta daha iyi olur, ben kendisine haber de veririm dedi ve ilave etti. Bu misafir Amerikalı bir avukattır. Yıllar önce Türkiye’ye iş icabı sıkça gidip giderdi. Bizi iyi tanır ve sever. Zaten yarın sabah ülkesine dönüyor. İtalya’daymış, İstanbul’u özlemiş. Bir günlüğüne gelmiş. Sen de gelirsen, sohbet daha canlı olur dedi. Kalktık, Güngör’lere gittik.
* * *
Biz Güngör’lere vardığımızda misafir henüz gelmemişti. Nuran’ın hazırladığı muzır malzemelerden atıştırmaya henüz başlamıştım ki, Amerikalı avukat elinde bir buket çiçekle çıktı geldi. Uzunca boylu, mülâhham bir adamdı. Hal hatır sorduktan sonra adamı ufak yollu bir röportaja aldım. Katolik lisesini bitirmiş, ülkesinde ilahiyat okuyup rahip olmuş. Roma da üç yıl kalıp ilahiyatta yüksek dereceye ulaşmış. Daha sonra Amerika’da hukuk fakültesini bitirmiş. Avukat olmuş, ticaret ve özellikle sigorta hukukunda uzmanlaşmış. Şimdilerde Vatikan’ın ABD’deki hukuki sorunlarını takip ediyormuş. Zaten İtalya’ya da iş için gelmişmiş.
* * *
Amerikan Başkanı Obama, Sağlık Reformu tasarısını millet meclisinden geçirdi. Bütçeye yılda 100 milyar dolar ek yük getirecek bu kanun: 1. Halen sigortalı olmayanları, 2. İşini kaybederse sağlık sigortasını da kaybedecek olanları, 3. Halen süre giden bir hastalıktan muzdarip olduğu için sigorta edilemeyenleri, 4. Sigorta edilemeyecek kadar yaşlı olanları, 5. Fi tarihinde satın almış olduğu sağlık sigortasının geçerlilik süresi bitenleri, devlet sağlık sigortası kapsamına alıyor. Bu durumda olanların sayısı da yaklaşık 31 milyonmuş. Amerika’da böyle bir kanunun meclisten geçmesini istemeyenler, Obama aleyhine protesto gösterileri yapıyor. Açtıkları pankartlar içinde “Obama bir komünisttir” ifadesine yer verenleri TV’de görünce, hemen bizim “rahip avukatı” hatırladım.
* * *
Amerika, insana şu soruyu sorar: “Sen bu ülkede zengin olma fırsatı mı istiyorsun, yoksa alt seviyeden bir sosyal güvenlik mi?” Amerika’da siyaset bu ikilem üzerine inşa edilmiştir.Cumhuriyetçiler, ”fırsat”, Demokratlar ise “sosyal güvenlik” der. Müfrit cumhuriyetçilere göre, sosyal güvenliği, fırsata tercih etmenin kaçınılmaz son durağı “komünizm”dir. Bir defa yağlı zemine bastın mı duramazsın diye düşünürler.
Son Söz: Olandan alma, ama olmayana ver ey devlet babam!
Paylaş