İMALAT sanayinde faaliyet gösteren firmalar, çeşitli kıstaslara göre tasnif edilebilir. Bu sınıflandırmalardan biri ve belki de en önemlisi müşteriye göre yapılan sınıflandırmadır. Bu kıstasa göre şirketler iki kümede toplanabilir.
1. Nihai tüketiciye satılan markalı veya markasız malları üretenler. 2. Ürünlerini, tüketicinin satın aldığı malları üretenlere satanlar. Ürünlerini nihai kullanıcı veya genelde son tüketici denilen müşterilere satan firmaları, onların mallarını satın alan herkes tanır. Bu firmalar da zaten tanınmak, bilinmek ve tüketici tercihini kendilerine yönlendirmek için her tür propagandaya başvururlar. Ürünlerini tanıtan reklâmlar yaparlar. Marka inşa ederler. Bu amaçla profesyonel reklâmcılarla çalışırlar. Bu da yetmez basın ve halkla ilişkiler uzmanlarının yardımıyla medyada kendilerine görünürlülük sağlarlar. Basında haklarında sürekli “iyi haber” çıkartırlar. Gökten yağmur gibi yağar ve kitlelerin beynini yıkarlar. * * * Nihai mal üreten firmalar büyüdükçe, imalatçı yanları küçülür. Bu firmalar için üretim, artık bir “imalat” değil “tedarik” sorunudur. Piyasaya sundukları ürünleri yapmaktan çok yaptırtır veya üzerine kendi markasını bastırtarak doğrudan ithal ederler. Kendi fabrikalarındaki üretim de gitgide bir montaj faaliyetine dönüşür. Buna mukabil bu firmaların “tasarım”, “mühendislik”, “pazarlama” ve “finansman” yönleri gelişir. Bunlar inşaat sektöründe gözlemlenen şekilde adeta birer “genel müteahhit” olurlar. Pek tabii her genel müteahhit gibi çok sayıda “uzman taşeron” kullanırlar. Marka sahibi büyük sanayi firmalarının uzman taşeronları, küçük ve orta ölçekli gerçek üretici firmalardır. İşte ülke sanayinin omurgası bu firmalar teşkil eder. * * * Otomobil sektöründe “motor kaputunun altında 200 fabrika var” deyimi bir zamanlar çok modaydı. Bugün bu sayı azalmamış, hatta artmış olabilir. Çünkü ana komponentleri üreten yan sanayicilerin de altlarında daha küçük “uzman yan sanayiciler” vücut bulmuştur. Üretim sistemini örgütlemede bu yapısal dönüşümü gerçekleştiremeyen ve global bir tedarik zinciri kuramayan pek çok büyük firma batmıştır. Çünkü tek ülkede ve tek çatı altında büyük bir operasyon yapmak isteyenler, işçilik maliyetlerine hâkim olamaz. Yüksek “genel ve idari gider” batağına saplanır. Mühendislikte uzmanlaşamaz. Buna mukabil yan sanayiyi geliştirerek kendi rekabet gücünü arttırma stratejisini uygulayanlar başarılı olur. Nitekim oldular da. Büyük firmalar “ölçek ekonomisi” denilen “büyüdükçe maliyet düşer” ilkesinin peşinde koşar. Ama aslında firmanın rekabet gücünü arttıran ölçek ekonomisi kadar önemli olan iki ekonomi daha vardır. Bunlar: 1. Odaklanma/uzmanlaşma ekonomisi 2. Hız ekonomisidir. Orta ve küçük firmalar hem hızlı balıktır, hem de küçük yemleri kapabilecek kadar keskin gözlüdür. Onlar sayesinde büyük balık da iyi beslenir. Son Söz: Büyük firma, büyük fabrikası değil, küresel yan sanayisi olandır.