BANKALAR, ipotekli kredilerini tahsil edemiyor. Amerikan Merkez Bankası, reel sektör nakit sıkışıklığından işlerini yavaşlatmasın, bu yüzden milli gelir düşmesin diye hem faizleri indiriyor hem de sisteme para şırınga ediyor.
Derhal dolar tepetakla aşağıya gidiyor. Amerika için tam bir kara delik olan Irak’taki savaş bir yere gitmiyor, ama petrolün varili 100 dolara gidiyor.
Afganistan, bir başka bataklık; n’oluyor şu tek süpergüç Amerika’ya? Gazetecilikte işin içyüzünü öğrenmek için "karşı tarafı konuşturmak" diye etkili bir yöntem vardır. Ben de herkes gibi Amerikan ekonomisinin içyüzünü anlatacak karşı tarafı arıyordum. Sonunda onu gökte değil "Vanity Fair" dergisinde buldum. Adı Joseph E.Stiglitz.
* * *
Kendisi, Nobel ödülü almış bir iktisatçı; yani bir "üstad-ı azam". Stiglitz’i aradığım muhalif yapan husus, onun 1992-2000 yılları arasında Demokrat/Liberal Clinton’un iktisat başdanışmanı görevinde bulunmuş olmasıdır. O dönemi anlatan kitabının adı da "Kükreyen 90’lar". Eh, işbaşında olduğu doksanlı yıllarda özellikle ABD ekonomisi kükrüyor idiyse, kendisi öyle söylemiyor, ama şimdilerde acı bir dille eleştirdiği ABD ekonomisi miyavlıyordur herhalde. Stiglitz, ekonomi içinde devlete daha fazla rol veren yeni Keynesçi görüşleriyle Amerikan ideolojik yelpazesinde solda duran bir iktisatçıdır. Gözlemleri şöyle.
1. ABD tarihinin en kötü başkanı unvanını, bugüne kadar Büyük Dünya Buhranı’nın çıktığı 1929 yılında işbaşında olan H.Hoover elinde tutuyordu. Şimdiki başkan II. Bush, yaptığı hatalarla "en kötü başkan" unvanını ele geçirmiştir.
2. Amerikan ekonomisinin iyi olduğunu söyleyenler, buna kanıt olarak da ekonominin son 7 yılda bir yavaşlamaya girmediğini ve işsizliğin % 4.6 olduğunu göstermektedir. Ama işler öyle gitmeyecektir.
3. Amerikan ekonomisi, daha fazla "tüketmek" için bütçe ve cari işlem açıkları vermektedir. Clinton, denk bütçe için çok çalışmıştı. Bush iktidara gelmeden önce yapılan tahminlerde, belli bir dönemde bütçe fazlasının 2.2 trilyon dolara ulaşacağı öngörülmüş ve seçim tartışmaları, bu paranın nereye harcanması gerektiği üzerine olmuştu.
4. Bush’un işbaşına geldiği 2001 yılında, Amerikan bütçesi milli gelirin % 2.4’ü kadar fazla verir haldeydi. Bugün ise milli gelirin 3.6’sı kadar açık vermektedir. Cari açık 850 milyar dolardır.
5. Bush döneminde faizler, reel olarak negatif seviyelere kadar indirilmiş ve bugün geri dönemeyen kötü yatırımlar bu sebeple yapılmıştır.
6. Irak’taki harp şu ana kadar Amerika’ya resmen 500 milyar dolara mal olmuştur. Petrol fiyatları ise 20-25 dolardan 90 dolara çıkmıştır.
7. Amerika’nın üstünlüğü koruyabilmesi için devletin, altyapıya, teknolojiye ve eğitime daha fazla yatırım yapması şarttır
8. Amerika daha uzun yıllar, dünyanın en zengin ülkesi olmaya devam edecektir. Ama fakirleşme kaçınılmazdır. Bush’un ekonomi üzerine yaptığı tahribatın tamiri uzun yıllar alacaktır. Belki de torunlarımız bile bu yıkıntının onarımıyla meşgul olacaktır.
Son Söz: Büyük başın derdi, başına göre küçük olur.