BİR telaş seçimlere gidiyoruz. Yine iki ayağımızı bir pabuca sokmaya çalışıyoruz. İki ay sonra genel seçim yapılacak; ama aynı gün cumhurbaşkanı da seçilecek mi daha belli değil.
Dünyanın bütün hukukçuları bir araya gelse, bana 1982 Anayasası’na göre, TBMM’nin niçin cumhurbaşkanı seçemediğini anlatamaz. Bu anayasa hazırlanırken hepimiz buradaydık. Cumhurbaşkanı seçimleri tıkanmasın diye metin hazırlandı, ama daha ilk vakada, tam tersine hüküm tesis edildi.
* * *
Benim AKP ile bir sorunum yok. Ülkeyi son beş yıldır idare ettiler. Bir beş yıl daha idare edebilirler. Özellikle ekonomi alanında, son beş yılda elde edilen sonuçlar yüz güldürücüdür. Bu başarıda AKP’nin payı tartışılabilir. Ama bu o kadar önemli değil. Mademki iyi sonuçlar onların zamanında alınmıştır, onlar da bunu kendi başarı hanelerine yazacaktır. AKP iktidarda kalırsa, ayrıca memnun olurum. Çünkü temelinde "yüksek faiz-düşük kur" gibi sürdürülemez bir strateji bulunan bugünkü iktisadi "yüksek uçuş" politikasının, piste inişi de AKP zamanında olmalıdır. Ancak bu seçim öncesinde beni esas şaşkınlığım, ABD ve AB’nin, AKP’nin tekrar iktidar olması için yürüttükleri müthiş kampanya.
Batı kamuoyunu oluşturan medyanın büyük gazete ve dergileri, AKP iktidarda kalmalıdır diye makale üzerine makale döşeniyor. Tam tersi olurken, ABD’nin Ankara Büyükelçisi, pek yakında, ABD’nin desteğiyle PKK terörünün biteceğini söylüyor. Sarhoşu rakı içirerek ayıltmak gibi, gırtlağına kadar dolara gark olmuş Türkiye’ye IMF, 1.2 milyar dolar daha kredi veriyor. Hem de IMF’ye verilen sözlerin çoğu tutulmamışken. Gazetelerimiz, her gün mutlaka bir iki Batılı işadamının "Türkiye’ye nasıl hayran kaldığı" haberi yapmaktan yorgun düştü. Dış ve iç sermaye çevrelerinden, AKP’ye nasıl bir gaz veriliyor, hayret!
* * *
Batılı büyüklerimiz, AKP’yi iktidarda tutun, yoksa sonunuz kötü olur; kriz çıkar, aç ve açıkta kalırsınız diye Türk milletini korkutuyor. Milyonlarca laiklik yanlısının katıldığı, "Batılı" mitingleri, ülkemizin bopstil "ecnebitürk" yazarları hüngürdeyerek, "Eyvah! Batı karşıtlığı yükseliyor" diye yorumladıkça, Batılılar da telaşa kapılıp AKP’yi daha bir destekliyor. Ben de AKP’yi bu kadar güçlü şekilde destekleyen Batılı büyüklerimize, kesin sonuç almaları için üç öneride bulunmak istiyorum.
1. Almanya Başbakanı Merkel, Türkiye’de seçimler sonuçlanıncaya kadar başına türban bağlasın, göğsüne de "Hepimiz türbanlıyız" yazan bir yafta taksın.
2. Tony Blair, önce Eyüp Sultan’ı ziyaret etsin, bir kurban kessin ve İslami geleneklere göre sünnet olsun.
3. Daha da iyisi, AB yetkilileri, "AKP seçilirse, Türkiye bir yıl içinde AB üyesi olacak, AB’nin mali yardımları da başlayacaktır" sözü versin.
Bu işte bir tuhaflık var! Batılılar, sanki dişlerine göre bir Türk hükümeti bulmuş da, elden kaçırmamak istiyormuş gibi davranıyorlar. Bu da hoş olmuyor. Onlar da AKP’nin kolay lokma olmadığını anlayacaktır.
Son Söz: Bir ülkenin içişlerine karışmak, diğer ülkelerin dış işidir.