DİYELİM bir ailenin ayda 2 bin YTL geliri var. Aile, buna ek olarak ayda 500 YTL de borçlanıyor. Aldığı borç için de ayda yüzde 1 faiz ödemeyi kabul ediyor. Geliri 2 bin YTL olduğu halde, borç sayesinde ailenin harcanabilir geliri ayda 2 bin 500 YTL oluyor.
Ailenin refahı yükseliyor. Birinci yılın sonunda ailenin borcu 6 bin YTL’si anapara, 300 YTL’si faiz olmak üzere 6 bin 300 YTL’ye ulaşıyor. Ne gam; borçlanma devam ettiği sürece mesele yok. Bir de tersini düşünelim. Mesela bir yıl sonra ailenin geliri ayda 2 bin 200 YTL’ye çıkıyor. Lákin alacaklılar bir yıl önce verdikleri borçları ayda 525 YTL anapara geri ödemesi artı bakiye borç üzerinden aylık yüzde 1 faizle geri istiyor. Böylece kaba olarak aile her ay 550 YTL borç ödemek mecburiyetinde kalıyor. Örnekten de anlaşılacağı üzere, fiili geliri ayda 200 YTL artan ailenin, harcanabilecek geliri ayda 350 YTL azalıyor. (Bu hesapta enflasyon sıfır kabul edilmiştir.) Bir yıl önce, borçlanma sayesinde ayda 2 bin 500 YTL harcayabilen aile, şimdi babanın maaşı 200 YTL artmasına rağmen, sadece 1650 YTL harcayabiliyor. Refah seviyesi yüzde 34 geri gidiyor. Pek tabii ailede bir huzursuzluk başlıyor. Ailesini çok seven baba ne yapmalıdır? Cevap: Borçlanmaya devam etmelidir. Merak: Nereye kadar?
* * *
Bilindiği gibi Amerika’da bir ekonomik sıkıntı var. Diyeceksiniz ki bırak, Amerika’nın ekonomik sorunlarına, Amerikalılar kafa yorsun. Onlar zengin; nasıl olsa arabalarını dağdan aşırırlar. Üstelik bizden çok bilgililer. Bir sürü Nobel ödüllü iktisatçıları var. El hak doğru; ama yine de kendimize ders çıkarmak bakımından Amerika örneğini anlamakta yarar var. Amerika, şu tek süper güç denilen ve dünyanın en savaşkan ülkesi Amerika, nerede hata yaptı da şimdi böyle bir sıkıntıya (ne kadar sıkıntıya düştüğü de belli değil hani) düştü? Kendi düşmekle kalmadı şimdi de gücü sayesinde sıkıntısını ihraç etmeye başladı? Bana göre bunun tek bir sebebi var? Yıllardan beri "cari işlem açığını" arttırmaya devam etmesidir.
* * *
Amerika, niçin uzun yılladır cari işlem açığı veriyor sorusunun cevabı bir hayli derin ve karmaşıktır. Üstelik ABD bu açıkları, dolar faizini en düşük seviyede tuttuğu yıllarda azdırdı. Yani ABD’nin cari açığının, bizde ısrarla ve inatla uygulanan "yüksek faiz-düşük kur" politikasıyla bir benzerliği yok. Öyle veya böyle; sonuçta ABD doları değer kaybetti. Orta vadede de doların değerinin artmayacağını herkes kabul etti. Demek ki sürekli "cari açık" günün sonunda ulusal paranın değer kaybetmesiyle sonuçlanıyor. Bu çıkarılacak birinci derstir. Gelelim çıkarılacak diğer derslere. Amerikan varlıklarının yaklaşık 7 trilyon dolarlık bir kısmı, yabancıların eline geçmiştir. Bu varlıkların nemasını bundan böyle yabancılar yiyecektir. Amerikan halkının harcanabilir geliri, milli gelirleri artsa bile azalacaktır. Bu da ikinci derstir. Üçüncüsü ise, ABD sanayi kuruluşları ithalat karşısında zayıflamış ve teknolojide geri kalmıştır. Amerika’nın rekabet gücü azalmıştır. Rekabet gücü azalan sanayi kuruluşlarında çalışanların reel gelirleri azalacaktır. Buna karşı çıkılmak istenirse, işsizlik artacaktır. Dördüncü ve en önemlisi ders, düzeltme sırasında enflasyon artacaktır.
Son Söz: Borç kırbacına alışan yiğit, sonunda dayak arsızı olur.