2007 Nobel ekonomi ödülü "Mekanizma Tasarım Kuramı"nı geliştiren üç Amerikalı iktisat profesörüne verildi.
Bu kabil teoriler, taş üzerine taş konarak uzun yıllar boyunca çok sayıda bilim adamı tarafından inşa ediliyor. Ancak bunlardan biri, tabiri caizse "helvayı yapan" oluyor ve teori onun adıyla anılıyor. Nobel ödülünü alan üç bilim adamından, helvayı yapan, gerçek anlamda iktisatçı Rus asıllı Leonid Hurwicz’dir. Diğer iki iktisatçı eğitimleri itibariyle matematikçidir. Onlar bu teorinin gelişmesini ve matematik dile aktarımını sağlamıştır. Zaten artık, matematikle ifade edilmeyen veya edilemeyen teorilerin (yani kuramların) Nobel alması çok zor. "Mekanizma Tasarım Kuramı", "Oyun Teorisi/Game Theory"nin bir açılımı veya uzantısıdır denilebilir. Burada John Nash’i saygıyla anmalıyız.
* * *
Oyun teorisi, kararların, soyut bir ortamda ve salt kişisel tercihleriyle değil, karardan etkilenecek karşı tarafın veya tarafların muhtemel davranışlarına göre verildiğini anlatır. Pek tabii karşı taraf da, bu tarafın muhtemel davranışını kestirmeye çalışarak karar alacaktır. O zaman ortaya, birbirinin muhtemel davranışını kestirmeye çalışan ve bu yüzden son ana kadar karşı tarafın niyeti ve tercihleri hakkında bilgi toplamayı sürdürüp, karar alma anının ertelendiği veya daha önce alınan kararların değiştirildiği bir "oyun" çıkmaktadır. Bu oyunda beceri, tarafların maksadına en iyi hizmet edecek kararı alabilmek için, karşı tarafı etkileyecek bilgi yaymasından geçer. Bu yüzden Hurwicz, karar mekanizma tasarımının aslında bir "iletişim sistemi" (communication system) olduğunu söylemektedir.
* * *
Ülkemizin siyaset gündeminin en yaşamsal maddesini, Güneydoğu Kürt meselesinin teşkil ettiği sırada, iktisadi kararların nasıl alındığını inceleyen ve irdeleyen "Mekanizma Tasarım Kuramı" Nobel ödülü aldı. İktisat sözcüğünün, maksat kökünden geldiğini hatırlayalım. İktisadi karar, maksada hizmet eden karar demektir. Dikkat etmişsinizdir, Türkiye’nin terörist eylem koyan PKK’lıları sindirmek için, Irak’ın Kuzey’ine asker yollaması tartışılırken, sıkça "bedel" kelimesi kullanıldı. Ortada ödenecek bir bedel varsa, bunun karşılığında elde edilecek bir fayda da var demektir. Yani bu siyasi karar da aslında iktisadidir. Fayda-külfet kıyaslaması, bizim için olduğu kadar karşı taraf veya taraflar (PKK, Kuzey Irak Kürtleri, Irak, ABD, AB, Suriye ve İran vb.) için de geçerlidir. Meclisin aldığı kararın bu aşamadaki önemi, misilleme hesaplarını yapan karşı taraflar üzerinde yaratacağı "sinyal" etkisindedir. Ne yazık ki, alınan kararla birlikte siyasilerce verilen mesajlar, düşmanına "Tecavüzü kes, yoksa vururum" diye silah çekip, ardından "korkma! Zaten, dolu değil" diye seslenen adama benzedi. Karşı tarafların, TBMM’nin aldığı karardan etkilenmeleri ve hesaplarını değiştirmeleri pek mümkün durmuyor. Geriye tek bir iyi ihtimal kalıyor. O da karşımızdakilerin, bizim silah boştur dememize inanmaması veya silahtır bu "şeytan doldurur" diye alınan karardan ürkmesidir. Maalesef kendine güvensizlikten kaynaklanan parazit, sinyali bozdu.
Son Söz: Tehdit, yerine getirilmezse, başarılı olmuş demektir.