MALİYE Bakanı, ekonomik istikrar programının en önemli bacağı olan ve şu ana kadar büyük başarıyla götürdüğü ‘bütçe disiplini’ni sürdürmek için otomobil satışlarında alınan Özel Tüketim Vergisi’ni (ÖTV) artırdı.
Bunun üzerine, normal olarak bekleneceği üzere, otomobil sektöründen hoşnutsuzluk sesleri yükseldi. Yine normal olarak bekleneceği üzere basın, popülist güdülerle bu vergi attırımına karşı çıktı. Bu tepkileri eleştirmeden önce, uzun yıllar önce Tarık Buğra’dan dinlediğim ve size daha önceden de anlattığım ‘kuş kafası’ hikayesini tekrar edeceğim.
* * *
Yavru kuş palazlanınca, ufak ufak uçma denemelerine başlamış. Önce, yakın dallara kısa uçuşlar yapmış. Derken, uzak dallara gidip gelmiş. Daha sonra diğer ağaçlara seferler düzenlemiş. Salimen yuvaya döndüğü her uçuştan sonra, annesine yaptıklarını anlatıp onunla tecrübelerini paylaşmış. Çok iyi bir uçucu olduğuna kanaat getirdikten sonra da, hız denemesi yapmaya karar vermiş. Bir sabah, büyük bir özgüvenle kanat çırparak yuvadan havalanmış. Uzun uzun uçup, bir kaç hız denemesi yaptıktan sonra yuvaya dönmüş. Annesine ‘çok iyi uçuyorum ama, istediğim kadar hızlanamıyorum. Çünkü ben hızlandıkça, göğsüme yaptığı baskıyı arttıran hava, benim hızımı arttırmama engel oluyor.Ah!Şu hava hiç olmasa, ne kadar hızlı uçabilirdim’ diye yakınmış. Annesi de henüz kuş kafasından kurtulamamış yavrusuna ‘göğsüne çarpan ve seni engelleyen o hava olmasa, sen hiç uçamazdın’ demiş.
* * *
Bir ülkede, makro ekonomik dengeler sağlanamazsa, o ülkede hiç bir sektör gelişme gösteremez. Maliye bakanlarının görevi makro dengeleri yerine oturtmak ve onları muhafa etmektir. Bu amaçla, işçi ve memur haklarına da karşı tavır alır, otomotiv veya diğer bir sektörlere de ek vergi salar. Makro dengeler denince, akla ilk gelmesi gereken iki şey vardır: Bunlar ‘bütçe dengesi’ ve ‘döviz dengesi’dir. Eğer Maliye Bakanı, ÖTV’yi artırarak bu dengeleri kurmayı hedeflemişse, bunun en büyük faydası otomotiv şirketlerinin iç piyasa satışlarınadır. Bütçe açıkları büyürse, devlet daha fazla borçlanmak mecburiyetinde kalır ve faizler artar. Döviz açıkları artarsa, devalüasyon olur. Yurt içi otomobil satışları açısından ‘faizlerin’ ve ‘döviz fiyatı’nın artmasından daha kötü ne olabilir? ÖTV artışının olumsuz etkisi bunun yanında hiçtir.
* * *
Şimdi ben bunları yazınca, başka kuş kafalılar söz alacak ve şöyle konuşacaklar: Maliye Bakanı, önce kayıt dışını, kayıt içine alıp, vergi vermeyenlerden vergi toplasın. Kümesteki kazları yolmayı bırakıp, yaban kazı avlasın. Emriniz olur paşam. Kimsenin karşı çıkmadığı, ‘söylemesi kolay, yapması zor’ önerileri tekrar etmek marifet değildir. Daha geçen gün Adalet Bakanı Cemil Çiçek, yolsuzlukla mücadelede yalnız kaldığını söyleyerek, adeta acz beyan ediyordu. Böyle bir ülkede Maliye Bakanı, hangi yöntemlerle kayıt dışılığı, ne kadar sürede ortadan kaldıracaktır? Ortada somut bir sorun varsa ve bu konuda ‘şimdi’ bir şey yapmak gerekiyorsa, şimdi somut tedbir alınır. Genel konuşmanın sırası değildir.
* * *
Sırası gelmişken, şu ‘dolaylı vergi adaletsizdir, dolaysız vergi adaletlidir’ teranesi de irdelemenizi istiyorum. Dolaylı vergi, özellikle tüketim harcamalardan alınan vergidir. Tüketimi vergilemek, niçin geliri vergilemekten adaletsiz olsun. Çok tüketen çok vergi verir. Gelir vergisini sıfırlayıp, kazanmayı ve tasarrufu teşvik ekonomi için daha iyi değil mi? Türkiye’nin bir sorunu da tasarruf açığı değil mi?
Son Söz: Hangi dala bindiğini bilmeyenler, bindikleri dalı keser.