TÜRK ekonomisinin kara deliklerinden biri, sosyal sigorta sistemlerinin, yani Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’un gelir-gider açıklarıdır.
Sistem, bugünkü haliyle, milli gelirin yaklaşık yüzde beşi kadar, yani kabaca 25 milyar YTL açık vermektedir. Bütçeden yapılacak harcamaların, ekonominin ihtiyaçlarına daha uygun şekilde yapılabilmesi için, bu açıkların makul bir sürede mümkün mertebe kapatılması şarttır. Bu maksatla uzun çalışmalar yapılmıştır. Neticede bir sosyal güvenlik reformu taslağı hazırlanmıştır. Reform, bir yasa haline getirilmiş ve Mecliste kabul edilmiştir. Ancak, bu yasanın çatısı mahiyetinde olan en önemli maddeler, gerekçesi henüz açıklanmamış bir kararla Anayasa Mahkemesi, tarafından iptal edilmiş bulunuyor. Hükümet, kuşa dönmüş yasanın, daha fazla karışıklığa sebep olmaması için, yürürlüğe girişini altı ay süreyle erteledi.
* * *
Bu maddelerin niçin iptal edildiğini bilmiyorum. Kaldı ki, iptal kararının gerekçesi bu yazının değinmek istediği hususlar bakımından çok da önemli değil. Netice itibariyle, iktisaden yapılması gereken bir reform "hukuk" tarafından engellenmiştir. Bu çok önemlidir. İktisattan yáni hayattan kopmuş, kendi kendini referans alan bir hukuk anlayışı bilimsel değildir. Bunun adı olsa olsa "laik şeriat" olur. Nasıl bilimden referans almayan bir din, çağın gerisinde kalmaya ve hayatın dışına itilmeye mahkumsa, iktisadi gerekleri hesaba katmayan bir hukuk da, halen muhafaza ve müdafaa etmekte zorlandığı saygınlığını kaybetmeye ve hayatın dışına itilmeye ister istemez razı olacaktır. Nasıl başlangıçta, iktisadi, sosyal ve siyasal kalkınmanın itici gücü olan şeriat, bilimden kopunca geriliğin ve medeniyetsizliğin kaynağı haline gelmişse, iktisattan kopan hukuk da, kaynak kullanımını çarpıtarak, iktisadi ve sosyal az gelişmişliğin sebebi haline gelecektir. Bundan daha vahimi, iktisadi sistem, başarılı olmak için, "olmazsa, olmaz" mertebesinde ihtiyaç duyduğu hukuktan da mahrum kalacaktır.
* * *
Benjamin Franklin tarafından kurulmuş olan Pennsylvania Üniversitesi’nin kapısında "leges sine, moribus vanae" yazar. Bu "ahlákı olmayan kanunlar, faydasızdır" demektir. Ahlák, en çok insana, en yüksek faydayı sağlamak demektir. Sosyal Güvenlik Reformu’nun amacı, şimdiki ve gelecekteki bütün çalışanlara, emeklilere ve dolaylı veya dolaysız vergi ödeyen tüm halka "en yüksek faydayı" sağlamak üzere tasarlanmıştır. Eğer yasanın bazı maddeleri, bu akláki hedefe hizmet etmediği gerekçesiyle iptal edilmişse, yukarıda yazdıklarım bu vak’ada geçersizdir. Yok iptal, devlet bütçesinden bazı kesimlere, toplumun genelinden daha fazla menfaat sağlamayı teminat altına alma gerekçesine dayanıyorsa, bunun savunulması ahláken mümkün değildir. Yok ilgili maddeler, Anayasa’ya uygun olmadıkları için iptal gerçekleşmişse, Anayasa’da bir sakatlık var demektir.