BU ay içinde döviz fiyatları yüzde 20 dolayında arttı.
Bu kur artışının, yıl sonuna kadar devam etmesi kuvvetle muhtemel. Eğer devam etmezse, TL’nin değer kaybı süreci, sadece ertelenmiş olacaktır. Erteleme, düzeltmenin şiddetini arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Geçen ay, alışılmadık bir şekilde ihracatın yavaşlayıp, ithalatın artmaya devam etmesi, TL’nin sürdürülemez düzeyde değerlenmiş olduğunun çok somut bir işaretidir. Makro ekonomik denkliklerinin en önemlisi olan döviz denkliğindeki bozulmayı, yani cari açığı çok işledik; ileride de işlemeye devam edeceğiz. Bugünkü konumuz işletme ekonomisi açısından muhasebe.
Muhasebenin iki temel meselesi vardır. Bunlardan birincisi ölçme (measurement), ikincisi zamanlama (timing) dir. Döviz fiyatlarının, kısa bir zaman dilimi içinde ihmal edilemeyecek kadar yükselmesi, muhasebenin baş belasıdır. Karşılaşılan bazı sorunları ve yönetim muhasebesi açısından çözümlerini sıralayalım.
1. Şirket bilançosunda yer alan dövizli parasal aktif ve pasifler, yeni kurlarla değerlendirildikten sonra ortaya çıkan fark "kur kaybı veya kazancı" olarak gelir tablosuna taşınabilir mi? Taşınabilirse, bu kazanç hangi devreye ait olacaktır? Cevap: Böyle bir hesaplama yapmak şarttır. Ancak bulıunan rakam, "gelir tablosuna" taşınamaz. Düzeltmenin bilançoda yapılması gerekir. Sonuç fark, bilançonun "özkaynaklar" bölümünde yer almalıdır. Bilanço, kümülatif bir tablo olduğundan, bu fark hangi aya veya yıla aittir sorusu da kendilinden ortadan kalkar.
2. Dövizli borç ve alacaklardan doğan kur kaybı veya kazancınının hesaplanması gerktiğini ve bilançoda yer alacağını anladık diyelim. Aynı mantıkla hareket edip, aktifteki ithal malı makine ve teçhizatın TL karşılığını da yeniden hesaplamak gerekmez mi? İthal malı sabit değerlerden, döviz fiyatları arttı diye, bir "kur farkı kazancı" doğduğunu iddia etmek mümkün mü? Cevap: Hayır mümkün değildir. Her döviz fiyat artışı veya azalışında bilanço kalemlerinin yeniden değerlemesine gerek yoktur. Eğer döviz fiyat artışları bir yıl içinde önemli bir oranda artarsa, (mesela % 25 ), o zaman bilanço kalemlerinin yeniden değerlemesi düşünülebilir. Ancak bu husus, "enflasyon muhasebesi" ilkeleri içinde ele alınmalıdır. Diğer bir değişle, döviz fiyat artışları eğer enflasyona yol açmazsa, bilançoda yeniden değerlemeye gerek yoktur.
3. Dövizli parasal yükümlülükler, yeni döviz fiyatlarıyla hesaplanınca, ortaya bir "kur kaybı" çıkabilir. Ancak diğer yanda bu yükümlülükler sayesinde firma mülkiyetine geçmiş stoklar durmaktadır. Stokların değerini yeniden hesaplamak gerekmez mi? Cevap: Gerekir. Bir firmanın döviz borçlanarak satın aldığı ham madde, ara mal veya bitmiş mal stokları yeni döviz kurlarıyla değerlendirilmelidir. Maliyetler yeni kura göre göre hesaplanmalıdır. Kur farkı kaybının bir kısmı stoklara gömülüdür.
Son Söz: Muhasebenin işi, kafa karıştırmak değil, zihin açmaktır.