Kriz bulaşıcıdır

‘FİNANSAL Küreselleşme’ bu kadar yaygın ve derin hale gelmeden önce bile, büyük ülkelerin birinde ortaya çıkan bir iktisadi kriz “Uluslararası Ticaret” yoluyla tüm dünyaya yayılırdı.

Bunun en güzel örneği 1929’da ABD’de patlamış olan “Büyük Buhran”dır. Krizin bulaşıcılığı konusunda iki kural daha vardır. Birinci kural şudur: büyük ülkenin krizi, küçük ülkeye bulaşır; küçük ülkenin krizi, büyük ülkeye bulaşmaz. İkinci kural: kriz, bünyesi güçlü ülkede hafif, bünyesi zayıf ülkede ağır tahribat yaratır. Bir ülkenin bünyesinin güçlü veya zayıf olmasının ölçüsü “bütçe açığı” ile “cari açığı” veya fazlasıdır. Krizin şiddet ölçüsü de “milli gelir düşüşü” ve “işsizlik oranın artması”dır. Bu kriterlere göre krizlerin bir ülkeye teğet mi yoksa “delip de geçtiği mi” anlaşılır. Türk ekonomisi milli gelirinin yüzde 9’una varan “yapısal” cari açığı ve “konjonktürel” düşük bütçe açığı ile ile “zayıf bünyeli” tanımına girer. Bu yüzden notu düşüktür. Bunu eloğlu görmektedir.

ABD’NİN NOTU NİYE DÜŞÜRÜLDÜ

ABD’de anayasal olarak, Başkan’ın harcama yetkisi, Meclis tarafından denetlenir. Bu denetleme aletlerinden biri de “kamu borçlanması”na sınır getirilmiş olmasıdır. Üstelik kamu borçlanması halka vergi salma ile doğrudan ilintili bir süreçtir. Dolayısıyla parlamental sistemle yönetilen ülkelerde “vergiyi meclis koyar” ilkesi uyarınca, bu sınırlama yerinde bir kuraldır. Yanlışlık, kuralın varlığında değil, son güne kadar Amerikan Meclisi ile Amerikan Başkanı’nın laubali bir şekilde alınacak kararı savsaklamasıdır. Bu son derece gayri ciddi bir tutum olmuştur. Parasını Amerikan devlet kağıtlarına bağlamış kişi ve kurumlarla adeta alay edilmiştir. Bu tablo Amerika’ya yakışmamıştır. Bir daha olmasın diye notu düşürülmüştür. Yoksa, bilimsel olarak hiç bir kıymeti harbiyesi olmayan bir oran yüzünden ABD’nin kendi parasıyla çıkardığı kağıtları ödeyememesi gibi risk mevcut değildi. Not düşürmesi teknik olarak yanlıştır. Ama ibret bir olay olarak tarihe geçmiştir.

TÜRK EKONOMİSİNİN HALİ

Türk ekonomisinin yumuşak karnı “cari açık”tır. Yani Türk Lirası aşırı değerlidir. Bu gerçeği kabul etmeden söylenecek her şey yanlıştır. Gerçekçi kur, cari açığı sıfırlayan kurdur. Türkiye’de hâlen 1930’lardan kalma “Türk Parasının Değerini Koruma” zihniyeti devam etmektedir. Çünkü bu sayede siyasi iktidarlar, halka alın teriyle kazanmadığı bir yaşam düzeyini sunabilmektedir. Sorun, uzun vadede “en yüksek kalkınma hızını ve en düşük işsizlik oranını” değerli Türk Lirası’nın sağlayamayacak olmasındadır.

DOLAR NE OLUR

Son bir hafta içinde döviz fiyatlarında gözlemlenen hızlı yükseliş, nispeten kısa bir süre sonra yerini düşüşe bırakacaktır. Ancak benim anladığım kadarıyla, ekonomi yönetiminde ilk fırsatta “ucuz döviz” belasından kurtulma fikri ağırlık kazanmıştır. Seçimlere daha dört yıl varken hükümetin, kaçınılmaz olarak bazı hasarlar yaratacak olan “kur düzeltme” işlemine bugünden başlaması doğru olacaktır.
Son Söz: Acı ilacı içmeyen, acı sonuca katlanır.
Yazarın Tüm Yazıları