Paylaş
HEM köprü, hem metro; her ikisine de ihtiyacımız var diyerek sakın karar verme sorumluluğundan kaçmayın. Tekrar soruyorum: Üçüncü köprü mü, metro mu? Zaten iktisat da ‘‘kıt kaynakları, sonsuz ihtiyaçlar arasında verimi yani halkın refahını en çok artıracak şekilde bölüştürme’’ sanatı değil mi?
Kaynakların kıt olduğu gerçeğini inkár edemeyiz. Kaynaklar, Amerika'da da, İsviçre'de de, Rusya'da da kıttır. Hatta petrol zengini Suudi Arabistan veya Kuveyt'te de kıttır. Pek tabii, kıtlık izafidir. Bir ülkeye bol gelen belli büyüklükte bir kaynak, bir başka ülkenin standartlarına göre dardır. Ama hiç fark etmez. Parasal kaynak, ne kadar büyük olursa olsun, daima sınırlıdır. Halbuki, ihtiyaçlar sınırsızdır. Lafı uzatma anladık, diye isyan etmeyin. Bu noktayı sağlam kazığa bağlamazsam, tartışmanın yarısında kaçar gidersiniz.
* * *
Şimdi söyleyin bakalım, şu 10 milyonluk İstanbul'da 3. köprü yapılması mı, yoksa başlamış bulunan metronun genişletilmesi mi önceliklidir? Bu soruya bu kadar bastırdığımdan anlamışsınızdır. Ben kesinlikle metronun hizmet ağının genişletilmesinden yanayım. Elimden gelse, zaten en az 10 yıl daha üçüncü köprü için yeşil ışık yakmam.
* * *
Ulaşım ekonomisinde bir kural vardır. Eğer ulaşım ihtiyacı, kitlesel ise ulaşım aracı da kitlesel olmalıdır. İstanbul'da gerek iki yaka arasında, gerekse her iki yakanın belli güzergáhlarında ulaşım ihtiyacı kitleseldir. Dolayısıyla seçilecek taşıma sistemi de kitlesel olmalıdır. Metro bir kitlesel ulaşım (mass transportation) aracıdır. Onun için tercih edilmelidir. Karayolu köprüleri ise üzerlerinden lastik tekerlekli otobüsler geçse de, daha ziyade bireysel taşıma ihtiyacına cevap verir. Yani, otomobiller tarafından kullanılır. Dolayısıyla köprü, İstanbul'un yolcu taşıma ihtiyacına uygun değildir. Daha önemlisi, yeni bir köprü araçların sadece iki yaka arasında geçişini hızlandıracaktır. Halbuki sıkışıklığın büyük bir kısmı da her iki yakanın iç yollarındadır. Belki de bugün köprülerin sıkışık olması, yaka içi yolların taşıt yükünü bir nebze olsun tanzim etmektedir. Aynı şehir içi yol sistemine daha fazla aracı, daha kısa zamanda yüklemek, bugünkünden beter bir sıkışıklık yaratabilir. Bu bakımdan da, metro ağının genişletilmesi önceliklidir.
* * *
Şimdi daha önemli bir konuya değinmek istiyorum. İktisatta ‘‘her arz, kendi talebini yaratır’’ diye bir kanun vardır. Eğer, metro ağı genişletilirse, metronun yolcular tarafından kullanımı artar. Eğer 3. köprü hizmete konursa, köprü kullanımı ve otomobil kullanımı artar. Buradan çıkaracağımız ders şudur: Yaşam tarzını hangi yöne doğru değiştirmek istiyorsak, yatırımları o yöne tevcih etmemiz gerek. Mesela, metro hizmetinin genişlemesi, gelir dağılımını düzeltir. Buna mukabil, köprü yatırımı gelir dağılımını bozar. Metro yatırımı, insanları şehir içinde toplu halde yaşamaya, köprü ise şehir dışında müstakil oturmaya teşvik eder.
SON SÖZ: Refah, bölüştükçe artar.
Paylaş