MERKEZ Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin görev süresi doluyor. Şu ana kadar görevine devam edip etmeyeceği, etmeyecekse yerine kimin geleceği resmen açıklanmadı.
Bu bir hatadır. Çünkü Merkez Bankası’nın uygulamakta olduğu "sıkı para" veya benim söyleyiş tarzımla "yüksek faiz-düşük kur" politikası, sanayiciler tarafından artan dozda sorgulanmaktadır. Kulaklarında kár fışkıran bankacılık kesimiyse, cansiperane şekilde bu uygulamayı savunmaktadır. Merkez Bankası başkanlığına gelecek kişinin adı, bu ortamda, ibrenin yönünü tahmin açısından çok önemlidir. Ekonomiyi yönetmek bir yerde "beklentileri yönetmektir". Bakan Babacan, sık sık medyada yer alıp "yön değişmez" diyerek, oluşan beklenti boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Ama, spekülasyonlara engel olamıyor.
İşte bu çok kritik günlerde, uygulanmakta olan "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"nın ilk şeklinin müellifi Kemal Deviş Türkiye’ye geldi ve CNN Türk televizyonuna çıkıp bir durum değerlemesi yaptı. Ben Kemal Derviş’in konuşmasını izledim. Mimiklerine dikkat ettim. Dediklerinden, demediklerini çıkarmaya çalıştım. Derviş’le konuşan Tayfun Ertan’ı, bilgiçlik taslamadan soru sormadaki ustalığı dolayısıyla kutluyorum. Derviş’in söyledikleri mealen şöyle:
1. Cari açık, tehlikeli bir düzeye gelmiştir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşananlar, bu kadar yüksek bir cari açığın, bir süre sonra ekonomide arıza çıkardığını göstermektedir.
2. Cari açığın bu kerteye kadar yükselmesinin sebebi, döviz fiyatının düşük olmasıdır. Bu yapıyla Türkiye yılda yüzde 7 büyüyemez. Halbuki, bugünün en önemli meselesi olan işsizliği azaltmak için, yüzde 7’lik bir bir büyüme şarttır. Sanayinin ihracatla büyümesinde döviz kurunun yardımcı olması gerekir.
3. Programın başında yani 2001 yılında sorun, yurt dışına para kaçışıydı. Bu yüzden döviz fiyatları istenmeyen düzeye fırlamıştı. Tedbirler, bu kaçışa engel olmak için tasarlandı. Bugünkü sorun, bunun tam tersidir. Yurtdışından istenmeyen miktarda döviz, yurda gelmekte ve döviz fiyatlarını bastırmaktadır. Önlemler buna engel olacak yönde alınmalıdır.
4. Maliye politikasında, yapılması gereken yapılmıştır. Düzeltme para politikasında olmalıdır.
5. Ne yapılmalı sorusuna gelince; enflasyonu tekrar yükseltecek tedbirlerden kaçınılmalıdır. Bunun başında, hükümetin sorunlu sektörlere "rant" transfer etmesi gelir. Bu yapılmamalıdır.
6. Dövize talep yaratmak maksadıyla, Hazine’nin tüm dövizli borçlarını tasfiye etmesi ve Merkez Bankası’nın daha fazla rezerv biriktirmesi uygun olur. (Ben burada tam zıttını düşünüyorum)
7. Sıcak para girişlerine karşı vergi önlemleri alınmalıdır.
Son Söz: Sorunda mutabakat, çözümde anlaşmak değildir.