GEÇEN çarşamba J-Eğrisi başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazı bir bakıma onun devamı; ama aslında ayrı bir yazı. Ben, öncekini okumadan bir sonraki anlaşılmaz şekilde yazılan dizilerden sıkılırım.
Her yazının tek başına anlaşılabilir olmasını isterim. Bu yüzden gerekirse tekrardan kaçınmam. J-Eğrisi; bir sonuçla, o sonucu yaratan sebep arasındaki ilişkinin, düz bir çizgi ile gösterilemeyeceği tezine dayanmaktadır. Ancak bundan ibaret değildir. J-Eğrisi, eğer bir sebep sonuç ilişkisi, bir kısırdöngü haline gelmişse, yani eldeki iyiliği yaratan sebep, daha iyiyi elde etmeyi engelliyorsa, işlerin belli bir miktar kötüleşmesini göze almadan daha iyiye ulaşılamaz demektedir.
* * *
Önce toplum hayatından bir örnek vereceğim. Her toplumun amacı, huzurlu bir ülkede refah içinde yaşamaktır. Buna "istikrar" diyelim. Ancak öyle bir durum ortaya çıkabilir ki, istikrar için "özgürlüklerin kısıtlanması" gerekebilir. Gerçekten mal ve can emniyetinin kalmadığı, iktisadi hayatın kötüleştiği bir ülkede, bu şartları değiştirmek için iş başına gelen yeni yönetim, özgürlükleri kısıtlaması sayesinde mal ve can güvenliğine kavuşup, ekonomisini işler hale getirebilir. Kısaca istikrara kavuşur. Bu durumda iki sonuç ortaya çıkar.
1. Sağlanan istikrar, yani huzur ve refah, o toplumun ulaşabileceği düzeyin çok altında kalır. Çünkü kısıtlanan özgürlükler, girişimciliği de kısıtlar. Bireyler, yaratıcı potansiyellerini tam kullanamaz. Bireysel sorumluluk gelişmez. Üstelik özgür olmayan bir ortamda hayat da tatsız tuzsuz bir hale gelir. Baskı kalkarsa, istikrar bozulur kanaati pekişir.
2. Baskının azaltılması yani özgürlüklerin genişletilmesi için yapılan her hamleden sonra, bireyler itaatsizleşir, muhalefet hırçınlaşır. Ortam derhal istikrarsızlık sinyalleri vermeye başlar. Bu da elde edilmiş huzurun ve refahın geriye gitmesi demektir.
* * *
Böyle bir durumda, yani "kısıtlı özgürlük-düşük refah" gibi sürdürülemez bir istikrar noktasına takılmış olan bir toplum, nasıl ve hangi yoldan geçerek "geniş özgürlük-yüksek refah" noktasında kalıcı istikrara kavuşacaktır? İşte J-Eğrisi bu sorunun cevabını vermektedir. Demektedir ki; huzur ve refahın belli düşüş göstermesini göze alın; ama mutlaka özgürlükleri artırın. Çünkü, artan özgürlükler, günün sonunda huzuru ve refahı yukarı bir düzeye taşıyacaktır.
* * *
Türkiye’de enflasyonu düşürme yani istikrar, "yüksek faiz"e takılmış durumda. Resmi iktisatçılar "yüksek faiz-düşük kur" değil, "yüksek faiz-düşük enflasyon" politikası uygulandığını savunuyor. Hepimiz biliyoruz ki; kalıcı istikrarda, denge noktası "düşük faiz-düşük enflasyon"da teşekkül eder. Teorik ve amprik kanıtlar bunu doğrulamaktadır. Basit bir araştırmada görülecektir ki; düşük enflasyonla düşük faiz birbirini tamamlar. Şimdi soruyu tekrar soralım. Türk ekonomisi, bugünkü sürdürülemez "yüksek faiz-düşen enflasyon" noktasından, "düşük faiz-düşük enflasyon" dengesine hangi yoldan ulaşacaktır?
Bana göre J-Eğrisi, işte bu sorunun cevabını veriyor.