BUGÜN, İngilizce’de "J-Curve" denilen, Türkçe’ye "J-Eğrisi" diye tercüme edilen bir kavramdan bahsetmek istiyorum.
Bu kavramı, birden çok yazıda irdeleyeceğim. Çünkü, bu kavram hem işletme ekonomisinde hem de siyasi ve iktisadi makro meselelerin çözümünde ufuk açıyor. Ayrıca, alternatifi yok denilen "yüksek faiz-düşük kur" empasından nasıl kurtulunacağı bu kavramın içinde gizli. Ancak çözümleri "J-Eğrisi"yle modellemek çok da kolay değil.
İsterseniz önce "J-Eğrisi" kavramını yalın bir dille tanımlayım. Kavram şunu söylüyor: "Eğer sebep-sonuç ilişkisi bir kısır döngüye dönüşmüşse, bu çemberi kırmanın yolu, işlerin kötüleşmesini göze almaktan geçer." Genellikle istenmeyen bir durumdan kurtulmak için atılacak ilk adımdan sonra, hemen bir iyileşme olması beklenir. Bu iyileşme, atılacak adımın "doğruluk" testi kabul edilir. Eğer tedbir alındıktan sonra, işler kötüye giderse, akla hemen alınmış tedbirden vazgeçme fikri gelir. "Gördünüz mü, önerilen tedbiri aldık, işler kötüleşti.Demek ki alınan tedbir, doğru değilmiş" denir. Adım doğru yönde atılmış olsaydı, az da olsa durumda bir düzelme olurdu. Olmadığına göre, yapılan tavsiye yanlışmış diye bir düz mantık çıkarımı yapılır. Halbuki J-Eğrisi, bunun tam tersini söylüyor. Alınan önlem, ilk aşamada sorunun daha da ağırlaşmasına sebep olmuşsa bu, izlenen yolun yanlış değil, büyük bir ihtimalle doğru olduğunu gösterir diyor. J-Eğrisi ile benim tanışmam, uzun yıllar önce ilk şirket kurtarma operasyonlarına bulaştığımda oldu. Bugün geldiğim noktada, fásit bir dairede kilitlenmiş bir çok siyasi ve iktisadi meselenin çözümünün J-Eğrisi ile modellenebileceğini düşünüyorum.
* * *
Bu soyut açıklamalardan sonra örnek vermeye işletme ekonomisinden başlayalım. Şirket yönetimin iki hedefi vardır. Birincisi kárlılık, ikincisi büyümedir. Her şirket tepe yöneticisi (bu yönetici, genellikle sermaye sahibinin kendisidir) masasına oturduğunda, bu iki amaca nasıl varabileceğini düşünür. İşin ilginç yanı bu iki amaç, hem birbirini tamamlar, hem de birbirinin zıttıdır.
1. Kısa vadede kárı elde edemeyenin, uzun vadede büyük bir firma olmaya ömrü vefa etmez.
2. Kısa vadede kárı gören, eğer büyüyemezse, kárlılığını uzun vadede sürdüremez.
Bu cebirsel ilişki, çoğu zaman firmaların, saldırgan bir büyüme stratejisi uygulaması sonucunu doğurur. Çünkü karar alıcıların (patronların) hem egoları hormonludur, yani hep büyük iş yapmak ister, hem de değer artışına oynamayı sevdikleri için, sabit yatırım yapmaya bayılırlar. Oysa, hızlı büyüyen firmanın, sabit giderleri daha da hızlı artar. Başabaş noktası yukarı gider, yüksek satış adetleri tutturulmazsa firmanın zarar edeceği anlaşılır. Yüksek hacımda satış yapmak, fiyat kırmayı, vade açmayı zorunlu kılar. Bu da brüt marjı küçültür, borçlanmayı arttırır. Firma, eskisine göre daha fazla satış yapmasına rağmen, yine de zarar etmekten kurtulamaz. İşte bu gibi "yüksek fiyattan az satsan da zarar, düşük fiyattan çok satsan da zarar" gibi açmaz durumlarda J-Eğrisi modeline geçilir. Yáni, derhal kára geçecek bir yol aranmaz ( zaten böyle bir yol yoktur) "önce zararın artacağı, ama sonunda kárın oluşacağı" bir yapılanmaya gidilir. Buna da "küçülerek, büyümek" denir. İzlenen yolun eksen sisteminde grafik çizimi, J harfine benzer. (Devamı var)
Son Söz: Alternatifi yok, kötüye razı ol demektir.