Paylaş
“İdea” fikir, “loji” de bilim anlamına geldiğine göre, ideoloji yerine fikirbilim, ideolojik yerine de fikirbilimsel denebilir. Pek tabii ideoloji, bilim değildir. Çünkü bilimin kaynağı fikir değil, “doğa”dır. Doğa kelimesi genellikle çayır çimen, börtü böcek anlamında kullanılıyor. Bu kapsam yetersizdir. Benim kullandığım anlamda “doğa”nın içinde insanlar ve insan toplulukları da vardır. Dolayısıyla, insanların ve insan topluluklarının daha müreffeh yaşamak için sergiledikleri davranışlar gözlemlenerek geliştirilen iktisat, bir bilimdir. Kalkış noktası, dayanağı ve referansı da doğadır; hayatın kendisidir. Bu sebeple iktisadi çözümlerin doğal olması gerekir. Eğer işsizlik gibi bir iktisadi meseleye belli bir mefkûreden (fikirler kümesinden) yaklaşılırsa, başka çözümler de bulunabilir. Ancak bunlar, idealist olur; realist yani gerçekçi olmaz. Dolayısıyla işe yaramaz. Daha kötüsü, faydasından çok zararı olur.
* * *
İktisadi hayatımızın en baş ağrıtan ve toplum indinde en üst sırada yer alan meselesi işsizliktir. Bu mesele Başbakanımız Erdoğan’ı da üzmektedir. Başbakanımız, bakanlarının ve iktisatçıların bu soruna bir çözüm bulamamasından sıkılmıştır. Meseleyi bizzat ele almış ve belli bir mefkûreden hareket ederek “idealist” bir çözüm yolu bulmuştur. Başbakana göre 1 milyon 600 bin üyesi olan Odalar Birliği’nin her üyesi, bir işsize iş verse işsizlik meselesi hafifleyecektir. Ancak kendisinden her konuda yardım dileyen TOBB üyeleri, başbakanın bu ricasını kabul etmemiştir. Hatta bulduğu çözüme karşı söylenenlerden, Başbakan kendisiyle alay edildiği kanaatine varmış ve buna çok öfkelenmiştir. O kadar kızmıştır ki; pat diye TOBB üyesi işverenlerin önemli bir kısmının çalıştırdıkları işçilere düşük ücret ödeyerek onların emeklerini sömürdüğünü söylemiştir. Başbakan pazartesi günkü konuşmasında, ricasını ret edenleri azarlamaya devam etmiştir. Muhtemelen Orta Anadolu’da faaliyet gösteren, düşük ücretle ve sigortasız işçi çalıştıranların, Marmara Bölgesi’nde kurulu, hem işçisine iyi maaş veren hem de sigorta primi ödeyen firmalarla haksız rekabete girdiğini ileri sürmüştür. Bu bölge ayırımı biraz tuhaf olmuştur. Neyse.
* * *
Başbakanın hem Allah vergisi kabiliyeti, hem de aldığı eğitimi icabı iyi hatip olduğu genel kabul gören bir tespittir. Ancak Başbakan Erdoğan kızgınsa ve irticalen konuşuyorsa, kötü hatip oluyor. Bir cümleyi bitirmeden diğer cümleye geçiyor. Kopuk, kopuk ve tutarsız konuşuyor. Buradan da anlıyorum ki, “açtırma ağzımı, söyletme kötüyü” diye düşünüp duraklıyor, dilinin ucuna kadar gelen bazı ifadeleri yutuyor. Ama esas sıkıntı burada değil. Başbakanın işsizlik konusunda zihninde geliştirdiği çözüm, çözüm değildir. Mademki işverenler emek sömürücüsüdür, ne kadar çok adam istihdam ederlerse kârları o kadar artar. Başbakanın “sömürgen” olarak nitelediği işverenler, eğer ilave adam almaktan kaçınıyorsa, ortada bir sömürü yok demektir. Ayrıca kayıt dışı çalışanlara ilave adam alırlarsa “iyi” gözlemi bakılacaktır. O zaman haksız rekabet ortadan mı kalkacaktır?
Son Söz: İktisadi sorunlar, iktisadi; sosyal sorunlar, sosyal tedbirle çözülür.
Paylaş