YAKLAŞIK bir buçuk ay önce Türk Telekom işçileri greve çıktı. Ben bu satırları yazarken, yaklaşık 25 000 kişiyi kapsayan bu ihtilaf henüz bitmiş değildi.
Tahmin (veya ümit) ederim, grevin bitimine kısa bir süre kalmıştır. Telekom grevi, ülkemiz işçi işveren ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası teşkil edecektir. Çünkü işçiler grevdedir yani "toplu olarak iş bırakmıştır" ama "işler" aksamadan yürümektedir. Bu gerçekten ibret verici bir durumdur. Bu özgün olayı irdelemek istiyorum.
1. Toplu pazarlık, toplu sözleşme düzeni, emeğin piyasa fiyatını oluşturmak üzere tasarlanmış bir mekanizmadır.
2. Bir işverene bağlı olarak çalışan sıradan işçiler, o işverene veya kendilerini istihdam edecek diğer işverenlere karşı teker, teker ücret pazarlığı yapamaz. Buna güçleri yetmez. Böyle olunca da emek fiyatı, olması gereken piyasa fiyatının altında teşekkül eder.
3. Emeğin piyasa fiyatının oluşmaması, kaynak tahsislerinde burkulma yaratır. Sakınca bununla da kalmaz; ekonomi, düşük ücretli ailelerin çokluğu yüzünden talep yanlı olarak büyüyemez.
4. Büyükdede Henry Ford 1910’lu yıllarda, işçiler dayatmadan kendi iradesiyle günlük ücreti 5 dolara çıkarmıştır. Bu kararının gerekçesini kavrayamayanlara, "Yoksa ürettiğim bu kadar arabayı ben kime satacağım?" diye soruyla cevap vermiştir.
5. Toplu pazarlık-toplu sözleşme düzeni, uygulamaya konulduktan bir süre sonra, komünist sendikacılarca, piyasa ekonomisini çökertecek bir devrim mekanizması olarak görülmüştür. Bu anlayış, sendikacıkta "sonun başlangıcı" olmuştur.
6. 1980 yılına kadar gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde "ücret-fiyat" sarmalları enflasyonu azdırmıştır. Türkiye’nin uzun yıllar yüksek düzeyde seyreden yapışkan enflasyonunun gerçek sebebi de "ücret-fiyat" sarmalıdır. Sanıldığı gibi büyüyen bütçe açıklarının finansmanı için, kamunun yüksek borçlanma ihtiyacı yüzünden faizler artmamıştır. Tam aksine bütçe açıkları, yapışkan enflasyonla gelen "yüksek faizdüşük kur-yüksek devalüasyon" sarmalından doğmuştur. Bu ülke, "yasal ve yapay" önlemlerle Türk Lirasının değerini korumaya çalışıp, sonunda değersizleşen parasından 6 sıfır atan bir diyardır. Yaşanan hastalık son 5 yılın eseri değildir.
7. Greve çıkarken, "Bakanlar Kurulu, eylemimizi ertelemesin yeter, biz işvereni dize getiririz" diye babalanan sendikacılar yanılmıştır. Bu yanılgı eylemlerin sabotajlara dönüşmesine yol açmıştır.
8. Bu grev hayatı altüst edecek, telli telefonlar, internet çalışmayacak, polis imdat ve ambulans çağırma bile cevap veremeyecek diye telaşlananlar yanılmıştır. İletişim feci aksayacaktır, pastadan bize pay düşecektir diye bekleşen rakipler de yanılmıştır.
9. Anlaşılan Telekom idaresi, bu grevi boşa çıkarmak üzere çok daha önceden, sistemini "sendikalı işçisiz" çalıştıracak önlemleri almıştır. Üstelik bunu yasal (!) çerçeveye oturmuştur. Buna da şapka çıkartmak gerekir. Bu da bir pazarlık gücüdür. Hesaba katılmalıdır.
Son Söz: Serbest piyasa ekonomisinde, sorun da çare de tükenmez.