2008’de sona eren anlaşmadan sonra, IMF ile yeni bir stand-by veya başka bir anlaşma yapılmadı. Ama bu, ilişkiler bitti anlamına gelmiyor.
Türkiye, 2000 ile 2008 yılları arasında IMF’den 46 milyar dolar borç almıştı. Bu borcun bakiyesi halen 8 milyar dolardır ve önemsizdir. Türkiye, kredi sözleşmesi şartlarına göre bu borcu ödemeye devam etmektedir. * * * Aramızdaki hukuka uygun olarak IMF, her yıl ülkemize bir heyet yolluyor. Bu heyet Türk ekonomisi hakkında, tespitler ve tavsiyeler içeren bir rapor hazırlıyor. Rapora IMF’nin merkezinde son şekli veriliyor. Nihai raporu da IMF Başkanı, dünya kamuoyunun dikkatine sunuyor. Son günlerde haberlere konu olan rapor, işte budur. Benim, IMF’nin Türk ekonomisini incelemesine, irdelemesine, eleştirmesine ve de bazı öğütler vermesine bir itirazım yok. Eleştiri çok önemli bir hizmettir. Eleştirilmemek büyük eksikliktir. Benim itirazım raporun tutarsızlığınadır. * * * Sevgili IMF heyeti, önce “Maşallah çok güzel büyüyorsunuz, bu yıl milli geliriniz yüzde 6’dan fazla artar” demiş ve ekonomimizde ani ısınma tehlikesine değinmeden, bunun sonucu olan cari işlem açığının artışı sorununa dikkat çekmiş. Pekiyi, dikkat çekmiş de derde çare bir ilaç tavsiye etmiş mi? Hayır. İçinde reform, makroekonomik politika, odaklanma, kırılganlık, etkinlik gibi alafranga kelimeler olan bir sürü süslü laf etmişler. “Dışarıdan gelen parayla büyüyorsunuz, bu iyi bir şey değil” demişler. “Bütçe açıklarını ithalattan aldığınız dolaylı vergilerle kapatıyorsunuz, ithalat yapamazsanız, Mali Kural havada kalır, bütçe açığınız zart! diye büyür, aman dikkat” demişler. “Bu modelle istihdam arttırmanız zor” demişler. Pekiyi ne tavsiye etmişler? “Zamanı gelince faizleri arttırmakta tereddüt etmeyin, kamu harcamalarına dikkat edin, Merkez Bankanız da daha fazla döviz satın alsın” tavsiyesinde bulunmuşlar. Yani “Hem cari açığın küçültülmesi gerekir” demişler, hem de cari açığı sürdürecek öğütler sıralamışlar. İşte bu olmadı. Bu tutarsızlıktır. * * * Ekonomide, belli bir vadede, öncelikli bir hedefe ulaşmak (mesela cari açığı kapamak, kamu açığını düşürmek veya enflasyonu indirmek) için hazırlanan bir “önlem paketi” tek tek ele alındığında doğru olan önerilerden oluşamaz. Bu öneriler, varılmak istenen hedef göz önüne alındığında birbiriyle “çelişmemeli”, tam aksine birbirini “tamamlamalıdır.” IMF’ye göre de Türk ekonomisinin orta vadeli derdi, yapısallaşmış “cari açık”tır. Cari açık, el parasını yemektir. Taşıma suyla değirmen döndürmektir. Cari açık, sıcak para ve sair sermaye hareketleriyle ne kadar uzun süre sürdürülebilirse, o kadar büyük devalüasyon riski biriktirir. İşsizlik kemikleşir. İspanya’nın durumu ortadadır. Yabancılara gayrimenkul satarak, cari açıklarını sürdürdüler. Şimdi % 20 işsizlik karşısında ne yapacağını bilmeden kaşınıp duruyorlar. Çünkü cari açık, emeksiz/istihdamsız refah demektir. * * * İşsizliği ve cari açığı azaltacak önlemler nedir diye soranlara cevap: 1. Türkiye’de sıcak para girişleri caydırılmalıdır. 2. Emek maliyeti düşürülmelidir. Son Söz: Her strateji, tercih; her tercih, sakınca içerir.