FİNANSBANK’ı yoktan var eden Hüsnü Özyeğin, muhteşem bir finalle bu yürüyüşü sonlandırdı.
Anlayabildiğim kadarıyla Hüsnü Bey’in eline, 2.5 milyar dolardan fazla bir para geçecek. Bu kabil çok büyük anlaşmalardaki ayrıntıları, basına akseden bilgilerden çıkarmak mümkün değildir. Dolayısıyla Hüsnü Bey’in eline, sonunda gerçekten kaç para kalacağını belki de kendisi bile bugünden bilemez. Ama yukarıdaki rakam civarında bir şey olması muhtemel.
* * *
Her son, bir başlangıçtır. Rahmetli annem, "mutlu son" ile biten filim için "mutlu başlangıç" ile bitti derdi. Allah uzun ömür versin, Hüsnü Bey şimdi hayatının geri kalan kısmına, mutlu bir başlangıç yapmış bulunuyor. Benim zihin tasnifimde Hüsnü Özyeğin ile Erol Aksoy aynı kümede yer alır. İkisi de mühendislik eğitimi üzerine Harvard Üniversitesinde iş idaresi dalında, yüksek lisans derecesi almış iki parlak zekadır. Hatta diyebilirim ki; Erol Aksoy’un pırıltısı bir çıt fazladır. Belki de ben, Erol Aksoy’u daha yakından tanıdığım için bana öyle gelmektedir. Mehmet Karamehmet, fiilen sıfırı tüketmiş durumda olan Yapı Kredi Bankası’nın hakimiyetini eline geçirdikten sonra, İdare Meclisi’nde etkin makama Erol Aksoy’u, Genel Müdürlüğe Hüsnü Özyeğin’i getirmişti. Özetle Mehmet Bey, elindeki iki as oyuncuyla, Yapı Kredi Bankası’nı hayata döndürme ameliyatına girişmişti. Erol Aksoy, ortak arkadaşımız Arçelik’in eski Genel Müdürü Ünsal Anıl’a "Ben stratejistim, Hüsnü ise iş bitiricidir" demiş. Bu ifadesiyle, biz bu işi kıvıramazsak, kimse yapamaz demek istemiş. Bu, aşağı yukarı 20 yıl önceydi. Hey gidi günler hey. Bu üç atlının yolları zamanla ayrıldı. Üçü de çok ses getiren girişimler de bulundu. Üçü de çok zor günler geçirdi. Ama içlerinde en başarılısı şüphe yok ki Hüsnü Özyeğin oldu.
* * *
Şimdi beni bir merak aldı. Acaba Hüsnü Bey, eline geçen bu 2.5 milyar lirayla ne yapacak. Dar ve orta gelirli insanlar, para ile tüketim arasında bir ilişki kurar. Eline yüklü bir para geçse, hemen yaşam standartını yükseltecek projeler üzerine kafa yormaya başlar. Hüsnü Bey’in bu konuya kafa yorması mümkün değil. Bunlar onun için çok gerilerde kalmış uğraşlar. Böyle bir hayal kurma, hidro elektrik santralının baraj gölünü seyreden öküzlerin "burada ne kadar çok içilecek su var" diye düşünmesine benzer. Büyük barajlar içilecek su değil, "güç kaynağı"dır. Öyleyse soru şudur: Hüsnü Bey, eline geçen bu akışkan güçle, hangi çarkları çevirecektir? Çevireceği çarklar, ulusal mı, küresel mi olacaktır?
* * *
Milyar dolar nakit, çok ama çok büyük bir servettir. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde çok büyük servettir. Çoğumuzun bu servetin büyüklüğünü beynine sığdırması mümkün değildir. Hüsnü Bey, sıfırdan milyarder olduğu için ruhu, bu dev servetin yaratacağı bunalımları çözmeye hazırdır. İşin bu yönünden tasam yok. Ama ne yapacağını öğrenmek için meraktan kıvranıyorum.
Son Söz: Ulaşılan her yükseklik, bulunulan yere göre sıfır irtifadadır.