Hortlayan devletçilik

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, ‘‘Vatandaş, otobüs fiyatına yakın bir fiyatla uçağa binecek’’ demiş. Erzincan'nın Refahiye İlçesi'ne bağlı, Kayı Köyü'nde doğup büyüyen Binali Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etmiş: ‘‘Biz çocukken, köyün tarlalarında gökyüzünden geçen uçaklara bakardık. Uçaklar ufuktan kayboluncaya, boynumuz ağrıyıncaya kadar bakar ve onlara kendimizin ne zaman bineceğinin hayallerini kurardık. Bu ülkenin insanı artık, uçağa ne zaman binebilirim hayalini kurmayacak. Bunun çalışmasını hızlı bir şekilde yürütüyoruz. Otobüs fiyatına yakın bir fiyatla artık vatandaşlarımız uçağa binebilecektir.’’ Bakan Yıldırım, geçenlerde de ‘‘Halkımız, uçağı sadece hacca giderken binilen bir vasıta olarak görmemelidir’’ demiş ve átıl duran havaalanlarını işletmeye açarak Anadolu'nun çeşitli şehirlerine uçak seferleri koyacağını söylemişti. Ulaştırma bakanının bu konuşmalarını duyduktan sonra, bir iktisat yorumcusu olarak, derin bir kedere kapılmamam mümkün değil. Bakan Yıldırım, çok gerilerde kaldığını sandığım, ‘‘halkçı-devletçi’’ bir pencereden dünyaya bakıyor. Bu pencerenin (paradigmanın) bir ülkeyi iktisaden felakete götürdüğü tecrübeyle sabitken, kendisi hálá böyle batıl fikirleri açıkça savunabiliyor. Allah, Başbakan Erdoğan'a, Hazine Bakanı Babacan'a ve Maliye Bakanı Unakıtan'a kolaylık versin. Eğer onların da iktisadi dünya görüşü Bakan Yıldırım'la aynı ise halimiz tam dumandır.1. Türk Hava Yolları, halka açık bir anonim şirkettir. Sermayesinin daha büyük bir kısmının, yani yönetim gücünü temsil eden bir oranının yerli veya yabancı yatırıcımlara satılması (özelleştirilmesi) gündemdedir.2. Şirketler ancak kár ederse, asalak olmadan yaşar ve gelişir. İktisadi ahlák budur. Bu yüzden bir şirketin, mesela THY'nin özelleştirilmesinden vazgeçilse bile, ‘‘kárlı’’ çalışma ilkesinden vazgeçilemez. 3. Bakan'ın ‘‘otobüs fiyatına yakın bir fiyatla’’ yolcu taşıyacağız demesi, bu hizmeti zararına yapmayı göze almak demektir. Eğer, halen uçulmayan bazı Anadolu şehirlerine sefer koymanın iktisadi bir gerekçesi varsa, THY'nin bunu yapması kadar doğal bir şey olamaz. Ama belli ki; Bakan Yıldırım ‘‘kára, zarara bakılmadan’’ kendince halka hizmet için, rantabilitesi olmayan uçuş hatları ihdas etmeyi aklından geçirmektedir. 4. Bu sütunu izleyenler, ‘‘işletme ekonomisi’’ uzmanı ve hocası olduğumdan bahsettiğimi hatırlayabilir. Zararlı işleri kárlı gibi göstermek için yapılacak numaraların hepsini bilirim. Marjinal maliyetleme, kısa vadede zarar ama, uzun vadede kár veya dışsal ekonomi yaratma yoluyla, total sistemde kára geçme gibi gerekçelerin arkasına sığınanlara çok bozulurum. Sakın ha THY bana, bunlara benzer açıklamalara dayanan bir mektup yollamasın.5. Eğer Bakan Yıldırım, dünyaya baktığı bu ‘‘halkçı-devletçi’’ pencereyi değiştirmeyecekse, THY'nin özelleştirilmesini veya kárlı çalışmasını unutmak gerekir. O zaman da THY'nin zararlarının veya zararların kamufle edilmiş hali olan ‘‘sermaye açığı’’nın bütçeye ‘‘transfer harcaması’’ olarak konduğunu görmek istiyorum.6. Eğer THY, otobüse yakın fiyatla yolcu taşıyacaksa, bu kendi ayakları üzerinde duran otobüs firmalarına karşı haksız rekabet demektir. Rekabet Kurulu'nu göreve davet ediyorum.Son Söz: Zarar varsa, onu ödeyen de vardır.
Yazarın Tüm Yazıları