BİR süre okuduğum İstanbul Üniversitesi, Gazetecilik Enstitüsü’nde bize yazı nevileri (çeşitleri) dersi veren Şeyh-ül-muharririn Burhan Felek hocam, yabancı dile yazılmış metinleri, tercüme etmeyin; onların Türkçesini yazın, yoksa yanlış anlaşılmalara sebep olursunuz derdi.
Ben de onun tavsiyesine uyup bazı açıklamalar yapacağım. İngilizce’deki "crusade" kelimesinin, günümüzdeki anlamının Türkçesi, "haçlı seferi" değil, "cihat"tır. Nitekim Redhouse sözlüğü de bunu belirtmiştir. Peki cihat (cihad) sözcüğünün İngilizcesi nedir? Tercümanlara göre cihat, İslam’ı savunmak veya yaymak için verilen "holly war" yani kutsal savaştır. Yani bir savaştır. Savaş olduğuna göre de, terör dahil her tür şiddeti içerir. Halbuki, cihat mutlaka silahla yapılan bir eylem değildir. Hatta hiç değildir. Cihat, "cehd" kökünden gelen bir kelimedir ve İngilizce karşılığı "struggle"dır. Bunun da anlamı, çabalamak, uğraşmak, canını dişine takarak çalışmaktır. Canlı bomba olmak değildir. Niye cihat İngilizce’ye "holly war" diye tercüme ediliyor ve İslam karalanıyor? Çünkü kelime bizzat Müslümanlar tarafından bu anlamda kullanılıyor da ondan.
* * *
Papa 16.Benedikt, "İslam’daki cihat fikrinin içerdiği şiddet, mantığa ve Tanrı’nın planına aykıdır" demiştir. Eğer bu cümle yanlışsa ki, yanlıştır; Papa’ya önce şunu söylememiz gerekir: İslam’daki cihat, "holly war" yani kutsal savaş değildir. Şiddet içermez. Bu sebeple, İslam’ın cihadı, mantığa ve Tanrı’nın planına, yani Allah’ın "selim nizamına" uygundur. Mesele işte burada. Müslümanlar eğer, "İslam’ın cihadı, şiddet içerir ve bu Allah’ın planına uygundur" diyorsa veya bunun böyle olduğuna inananlar, İslám’ı temsil ediyorsa, Batı’da Papa’yı haklı bulanlar olacak, medeniyetler çatışması derinleşecek demektir.
* * *
Şimdiki Papa’nın, Müslüman dostu olmadığı kesin. Aksi doğru olsa, 14. asırda yaşamış bir Bizans İmparatoru’nun, Hz.Muhammed’i kötüleyen ifadesine, 2006 yılının Eylül ayında yaptığı bir konuşmada yer vermezdi. Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bizans İmparatoru Paleologos, Hz. Muhammed’den yedi asır sonra yaşamıştır. Kendisi, Hz. Muhammed’in eylem ve sözlerine şahit olmamıştır. Onun izinden gittiğini iddia edenlerin yaptıklarını görmüştür. Tanık olduğu olaylar da, Bizans’a rakip devletlerin siyasi ve askeri harekátıdır. Dinle devlet içiçe girdiği için, devletleri yönetenlerin yaptıklarından, onların dinlerini sorumlu tutmuştur. Nasıl Hıristiyanlık adına hareket ettiğini söyleyen herkesin, her söz ve eylemi, Hz.İsa’yı ve Hıristiyanlığı bağlamazsa, Hz.Muhammed ve İslam adına eylem yaptıklarını söyleyenler de, İslám’ı ve onun Peygamberini ilzam etmez. Ama bu farkı vurgulamak, hatta daha ileri giderek şiddetin İslam’la bir ilişkisi olmadığını sadece söylemek değil, kanıtlamak da Müslümanlara ve özellikle İslam bilginlerine düşen bir görevdir. Bunun en etkili yöntemi ise "lisan-ı hál" ile yani davranışlarla, karşı tarafı ikna etmektir.