Her yol taksime çıkar

KONUMUZ Kıbrıs.

Kıbrıs sorunu, Türkiye ile Yunanistan arasında bir sınır ihtiláfıdır. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları çizilirken, Kıbrıs, İngiltere’nin yönetimindeydi. Dolayısıyla ada, Türkiye’nin mi, Yunanistan’ın mı sınırları içinde kalacak tartışması yapılmadı. Vakta ki İngiltere, II. Dünya Harbi’nden sonra, müstemlekelerini birer birer kaybetmeye başladı, Kıbrıs’taki hükümranlığının da sonunun geldiği belli oldu. Hatta İngiltere’nin adadaki egemenliğine, kendine en uygun biçimde kendi eliyle son vereceği bile anlaşıldı. Bunun üzerine Kıbrıs’lı Yunanlılar, yani Rumlar, görüntüde İngiltere’den bağımsız olmak, aslında adayı herhangi bir şekilde Türklerle paylaşmamak için EOKA adlı bir silahlı bir örgüt kurdular. EOKA’nın amacı, Türklüğün kökünü Kıbrıs’tan kazımaktı. Girit ne kadar Yunan ise, Rodos ne kadar Yunan ise, Kıbrıs da o kadar Yunan’dı. Ben de Yunanlı olsam böyle düşünebilirdim. Nitekim, bu stratejik hedeflerini de dünya áleme ilán ettiler: ENOSİS. Anlamı, ilhaktı; yáni adanın tümünün Yunanistan’a bağlanması. Buna karşı biz de stratejik hedefimizi ilán ettik: TAKSİM. Yani adanın, Trakya’da olduğu gibi, Türkiye ile Yunanistan arasında paylaşılması.

* * *

1950’den itibaren Kıbrıslı ve Yunanistanlı Rumlar enosisi, Türkiyeli ve Kıbrıslı Türkler de taksimi gerçekleştirmek için her şeyi yaptı. Her olayı vesile etti ve kendi hedefine doğru adım adım ilerledi. Bu dönemde Yunanlılar, Türklerden daha fazla yol aldı. Usta politikacı Kıbrıs Cumhurbaşkanı Papaz Makarios işleri yoluna koymuştu. Kıbrıs’ta Türk varlığının sona ermesi artık sadece zaman meselesi haline gelmişti. 1974 yılında bazı aceleci Yunanlılar, şartların enosis için olgunlaştığı kanaatine varıp, Kıbrıs’ta düzmece bir hükümet darbesi yaptı. Makarios’u devirdi ve adanın Yunanistan’a bağlandığını ilán etti. Bunun üzerine davasını kaybetmek üzere olan ve çoktandır Yunanlıların bir hata yapmasını bekleyen Türkiye, son şansını kullanıp, askeri müdahaleyle adayı fiilen böldü.

* * *

Pek tabii ne Yunanlılar ne de onların destekçisi olan Avrupa ve Amerika bizim bu askeri harekátımızı onaylamadı. Kuvvet yoluyla toprak kazanmaya hoşgörü gösterilemez; bir defa buna izin verilirse, Dünyanın birçok yerinde benzeri emrivakiler yaşanır dediler. Türkiye’ye amgargo koydular. Nasıl olsa Türkler kısa zamanda Kuzey Kıbrıs’ı taşıyamaz hale gelir diye pusuya yattılar. Bolca yapılan Kıbrıs barış görüşmelerinde Rumlar, enosisi; Türkler, taksimi dayattığı için anlaşma olmadı. Gerisi láfıgüzaftır. Ancak geçen 32 yıl içinde taksim tezi de-facto olarak varlığını sürdürdü. Başlangıçta taksime kesinlikle karşı olan Rumlar bile "taksim" fikrine zamanla alıştı. O kadar alıştılar ki, adanın tekrar birleştirilmesini öngören Annan plánına hayır dediler. Kıbrıs’ta çok hıyarca işler yapmasına rağmen, bu olay Türk devletinin bir dış politika zaferidir.

Bundan sonra ortaya çıkması mümkün çözümlerin anafikri "taksim" olmaya mahkumdur. Sorun, enosis mi, taksim mi olmaktan çıkmıştır. Sorun "taksim, ama nasıl bir taksim" haline dönüşmüştür. Türklerle, Rumlar adada içiçe değil, yanyana sonsuza kadar barış içinde yaşayabilir. Hayatın gerçeği budur. Mesele dönüp dolaşıp aslına, yáni "sınır çizilmesi"ne rücû etmiştir. Bu sınırın, bugünkü sınır olamayacağı açıktır. Bu da hayatın bir diğer gerçeğidir.

Son Söz: Çözülmüşü çözmeye çalışmak, sorun yaratmaktır.
Yazarın Tüm Yazıları