Her balon patlar

AMERİKAN ‘‘AOL Time Warner’’ şirketi 2002 yılı mali sonuçlarını açıklarken, 98.7 milyar dolar zararı ‘‘muhasebeleştirdiğini’’ ilan etti.

Önce size biraz bu şirket hakkında izahat vereyim. AOL Time Warner'ın yıllık cirosu 41.1 milyar dolar. Amortisman ve faiz ödemeleri hariç, yaptığı işlerden geçen yıl 9.1 milyar dolar para kazanmış. 4.1 milyar dolar da serbest nakit yaratmış. Borçlarının toplamı da 26.7 milyar dolar. Kısaca AOL, zararda değil kárda bir şirket. Önümüzdeki yıllarda borçlarını 20 milyar dolara düşürecek. Bu borç miktarı, şirketin EBİTDA kısaca ‘‘Nakit Faaliyet Kárı’’ rakamının 2.7 katı olacak. Daha sağlıklı bir finansman yapısına kavuşacak. Nereden bakarsak bakalım, şirketin işleri iyi ve daha da iyiye gideceğe benziyor. En azından yöneticiler böyle söylüyor.

Şimdi diyeceksiniz, madem şirketin işleri iyi gidiyor, öyleyse bu 98.7 milyar dolar zarar da neyin nesi? Bu zarar, bildiğimiz zararlardan değil. Yani şirketin 2002 giderlerinin, 2002 gelirlerinden fazla olmasından doğmuyor. Bu bir bilanço küçültme işlemi. Muhasebe defterlerine şişik değerle yazılmış aktifleri gerçek değerlere indirme operasyonu. Hatırlanacağı üzere bu şirket, bizim alışık olduğumuz deyimle ‘‘holding’’, birden fazla şirketin birleştirilmesi (merger) sonucunda oluştu. Birleşme sırasında bu holdingin içine konan şirketlerin değerleri, borsalar balon yaptığı için, gerçek değerinin katbekat fazla gösterildi. Amerika'da yürürlüğe giren yeni FAS (Financial Accounting Standards- Mali Muhasebe Kuralları) artık böyle palavraların bilançolardan ayıklanmasını emrediyor. AOL Time Warner da bu mevzuata uyarak, bilançosundaki aktiflerin değerini yaklaşık 100 milyar dolar düşürüyor. Olay bundan ibaret. Yoksa ortada 41 milyar ciro yapıp, 4.1 milyar lira serbest nakit akımı sağlamış bir şirketin, tek bir yılda 98.7 milyar dolar zarar etmesi gibi bir facia yok.

Bunu anladık diyelim. Peki bütün bu işlerden kim kazandı, kim kaybetti? Kazığı yiyen, şu sıralarda fiyatı 11 dolara gerilemiş bir hisseyi, birkaç yıl önce tanesi 98 dolardan satın almak gafletinde bulunanlar. Kazananlar da o tarihlerde ellerindeki hisseleri anormal yüksek fiyatlardan satıp nakte geçen büyük hissedarlar. Eğer burada gerçekten ‘‘mizansenli bir aldatma’’ varsa, servetini kaybetme şanssızlığına uğramış kişilerin dava açma hakları vardır diye düşünüyorum. Ancak işlemler borsa değerleri üzerinden yapıldığı için, zannedersem, kimse hakkında bir dava açılamayacak.

Gelelim bu olaydan çıkaracağımız derse: Bir şirketin piyasa (borsa) değeri, o şirketin para kazanma yeteneği ile doğru orantılı olmaya mecburdur. Para kazanmak için de önce ciro yapmak lazım gelir. Keser sapıyla ölçü alındığında, bir sanayi şirketinin piyasa değeri, cirosuna eşittir. Pek tabii, bu ne tek kıstastır ne de her vakada doğrudur. Şirketlerin piyasa değerini yaratan esas unsur, yukarıda da söylediğimiz ‘‘para kazanma yeteneği’’dir. Buradaki ilişkiye, ‘‘Fiyat/Kazanç’’ katsayısı deniyor. Bu katsayı, faizler artınca düşer; düşünce artar. Ama, 13'ten az, 25'ten yukarı olmamalıdır.

Son Söz: İneğin değeri, süt verimine bağlıdır.
Yazarın Tüm Yazıları