Paylaş
Bunlar sırasıyla,
1. Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlar arasında giderek güçlenen ayrı bir devlet kurma arzusu.
2. Kıbrıs’ta yaşayan Türk kökenli Kıbrıslıların kurdukları devletin yaşatılmasında karşılaşılan zorluklar.
3. Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde bulunan, láiklik yani "hayatta en hakiki mürşit ilimdir" taşının kaldırılıp, yerine "Referansımız İslam’dır" ilkesinin yerleştirilmesi.
Türkiye, belki de bu sorunları hiçbir zaman çözemeyecektir. Ama bu sorunların yarattığı sakıncaları en alt düzeye indirecek yollar bulmaya çalışacaktır. Cumhurbaşkanı adayı başbakanımız da aynı kanatta. O da gerginlikleri azaltacağını söylüyor. Gerginlik, gerilenler gevşetilerek azaltılır. Zaten "gevşeyin, kaçınılmaz sonucu daha rahat kabullenirsiniz" uyarıları yapmaktan, zavallı Avrupa Birliği komiserlerinin dillerinde tüy bitti. Dilinde tüy biten ikinci bir ekip de, solcu aydınlarımız. Onlar da "bu millete hem IMF, hem de AB sopası gerek" diye kamuoyunu sürekli ikaz ediyor. Son beş yıldır inanılmaz bir yoğunlukta yapılan bu propaganda kampanyasının önemli bir tezi de şuydu. Kıbrıs sorununun bugüne kadar halledilememesinin müsebbibi Rauf Denktaş ve onun modası geçmiş milliyetçiliğidir. Bu yüzden şimdiye kadar arabulucularca kotarılan pek çok çözüm hayata geçememiştir. Şimdi itiraf ediyorum, ben de bu propagandaya inanmak üzereydim.
* * *
Allahtan Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos imdadıma yetişti. Beni, dalmak üzere olduğum gaflet uykusundan uyandırdı. Papadopulos, Atina ve Palermo üniversitesi hocalarına hitaben Lefkoşa’da yaptığı bir konuşmada bakın ne demiş. "Kıbrıs’ta dayatılmaya çalışılan tüm (çözüm) planlarına Yunanistan’ın desteği ile karşı durmayı başardık. Getirilen tüm planları, Yunanistan’ın desteği ve onayıyla reddettik. Yunanistan’ın, bize şevkle verdiği destek olmasaydı, bunları reddedemez ve yürüyemezdik."
Demek ki neymiş? Kıbrıs meselesinde, uluslararası camia tarafından kotarılan çözüm plánlarını reddeden taraf, Kıbrıs Rum Yönetimi imiş.
Kıbrıs Rum Yönetimi, kendisine dayatılan planlara, Yunanistan’ın desteğiyle karşı durmuş.
En önemlisi, Avrupa Birliği üyesi, sözde bağımsız "Kıbrıs Devleti" bağımsız değilmiş. Meğer ancak Yunanistan’ın "onayı" ile hareket edebiliyormuş.
Siyasette "vur kurtul" her zaman çözüm olmuyor. ABD bile vuruyor, hem de ne vuruyor, ama terörizmden kurtulamıyor. Ama "ver kurtul" diye her gerginliği gideren, üstelik yan etkisi de olmayan harika bir gevşetici ilaç da yok. Láiklikte ısrarcı olma, Kıbrıs’ı ve Güneydoğu’yu ver, ülke varlıklarını yabancılara sat, ülkeye bol döviz gelsin, böylece hem siyasi, hem ekonomik dertler biter, çok akıllı bir "strateji paketi" değil galiba.
Son Söz: Sivrisineğe, sıtma vız gelir.
Paylaş