BU, Güneydoğu-Kürt meselesiyle ilgili olarak yazdığım üçüncü ve son yazı. Birinci yazıda meselenin hem Güneydoğu bölgesiyle hem de bütün Türkiye’de yaşayan Kürtlerle ilgili olduğunu yazmıştım.
Bu meselenin kaynağı da T.C.’yi kuranların, I. Dünya Harbi sonunda yeteri kadar küçülen vatanın daha fazla bölünmemesi için "tek milletli bir devlet" kurmanın gerekli olduğuna inanmalarıdır demiştim. Önemli bir kısmı Balkan ve Kafkas göçmeni olan kurucular, farklı etnik kökenden gelen yurttaşlardan tek bir ulus yaratmak için bir "toplum mühendisliği" projesi hazırlamıştır. Projeye göre, bu ülkede yaşayanlar, Kürtler dahil etnik kökenleri ne olursa olsun, "Türküm" diyecek ve bununla da mutlu olacaktı.
Proje, Güneydoğu haricinde büyük çapta başarılı olmuştur. O bölgede yaşayan ve kritik büyüklükte bir kütle oluşturan Kürtler ise projeyi başından itibaren benimsememiştir. 1960’lı yıllarda hız kazanan sosyalist fikirler, Kürtler arasında "Marksist" karakterli bir bağımsızlık hareketi başlamasına zemin oluşturmuştur. O dönemde "her solcu Türk,Kürtçü; her Kürtçü de sosyalist" olmuştur. Aynı dönemde, Irak’ta da solcu Baas yönetimi, Iraklı Kürtlere bir tür anayasal otonomi tanımıştır. Bu yapılanma "Sovyetler" ideolojisine de uygundur. 1980’lerden sonra, Türk solcuları için rüzgárlar ters esmeye başlayınca, Marksist Kürtler de bağımsızlık meselesini silahla halletmeye karar vermiştir.
* * *
Gelinen noktada Kürtler, "kendi kendilerini yönetme" davasını kazanmak için, yeniden tarihi bir fırsat yakaladıkları kanaatine gelmiş gibi durmaktadır. Irak bölünmüş; Iraklı Kürtler kendi kendilerini yönetir olmuştur. Türkiye, ülkeye yabancı sermaye çekerek kalkınma modelini seçtiği ve ekonomisi, dışarıdan para akışı ezkaza dursa, mali krize girecek kırılganlıkta olduğu için AB ve ABD’nin sözünden çıkamaz olmuştur. Hepsinden daha önemli olarak, son 30 yıl içinde Güneydoğu’da yaşayan Kürtler, PKK ile güvenlik güçleri arasında sıkışıp kalmıştır. Bu sürecin üç şekilde sonuçlanması mümkündür.
1. Kötümser Senaryo: Kürt bağımsızlık hareketinin askeri kanadı olan PKK’nın tedhiş faaliyeti yüzünden çatışmalar çok büyüyecektir. Bu operasyonlarda zayiat yüksek olacak, bekli de milyonlarca kişi etnik temizlik gerekçesiyle yer değiştirecektir. Türkiye, Batılı devletlerin çizdiği şekilde bölünecek, iktisadi kriz ortaya çıkacaktır. Bu en zayıf ihtimaldir.
2. İyimser senaryo: Bugüne kadar PKK’nın güdümünde hareket eden sivil Kürt siyasetçileri, inisiyatifi ele geçirip, PKK’nın faaliyetini büyük çapta durdurmayı başaracak ve hükümetle (muhtemelen AKP iktidarı) iyi diyalog kurup, kültürel haklarını genişleterek Güneydoğu Kürtlerini "T.C." ile barıştıracaktır. Ordu, bu çözümü kabule şayan bulacaktır. Türkiye, bölünmeyecektir.
3. Muhtemel Senaryo: Terörist faaliyet, AB ve ABD’nin Kürtlere baskısıyla bazen azalacak, ancak bitmeyecektir. AB ve ABD, Kürt bağımsızlık hareketini desteklemeyi sürdürecek; Türkiye, resmen tek devlet olarak kalsa bile, fiilen iki bölgeli olacaktır.
Son Söz: Papucun pahalı olduğu yerde, insanlar yalınayak dolaşır.