Gökten para yağıyor

ELEKTRİK ve gaz dağıtımının özel firmalara ihalesiyle birlikte yine gökten para yağdı. Ama ben bu yağan yağmura sevinemedim. Devlete ödenecek bu milyarlar, sonunda halkın cebinden çıkmayacak mı? Bu işte bir tuhaflık var.

* * *

İktisadi itikadım icabı özelleştirmelerden yanayım. Ta Cumhuriyetin kuruluş yıllarında “esas olan şahsi teşebbüstür; devlet sadece şahısların yapamadığı iktisadi faaliyette bulunacaktır; bunları da şahıslar yapabilir hale gelince onlara devredecektir” diye bir düstur benimsenmişti. Uzun yıllar bunun türküsü söylendi, ama devletçi zihniyet yüzünden bu fikir kuvveden fiile çıkamadı. Özelleştirme, 1980’den sonra dünyanın yeni ekonomik düzeninin esaslarından biri oldu. Bir bakıma Türkiye’de özelleştirme fikri, aynı yıllarda ekonomiye damgasını vuran Özal’la kuvveden fiile çıkmıştır.

* * *

Özelleştirmeden yana olduğum halde, AKP döneminde yapılanların çoğunu onaylamadım. Çünkü bunlar “rekabet ortamını geliştirme, ekonomide verimliliği arttırma ve demokrasinin temeli olan mülkiyetin ve girişimciliğin tabana yayılması” amaçlarına hizmet etmiyordu. Yapılanlar, varlık satışı veya sadece “iltizam”dı. Yani devletin gelecek yıllarda toplayacağı vergi gelirlerini, peşin fiyatına kırdırıp, vergi toplamayı özel firmalara ihale etmesiydi. Araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesi bu tanıma tam uyar. Yüzlerce girişimcinin yapabileceği bir iş, önce tekel haline getirildi, sonra da bu tekel satışa çıkarıldı. Adına özelleştirme denilen bu proje, yukarıda özetlenen “özelleştirme felsefesine” taban tabana zıt bir iştir.

* * *

Pekiyi AKP’nin iktisadi ideologları niçin bu tarz sözde özelleştirmeler yapıyor? Açıklaması çok basit: Amaçları, en kısa sürede en büyük parayı toplamaktır. Bu paralarla da hem kamu borçları azaltılmakta hem de yeni projeler finanse edilmektedir.

Pekiyi bunda ne yanlış var diye sorulabilir. İki yanlış vardır. Birincisi, bu ihalelerle kamunun iç borcu azalmakta, buna mukabil özel sektörün dış borcu
artmaktadır. Türkiye’nin toplam borcu azalmamakta hatta artmaktadır. Çünkü devletin müstakbel gelirleri, yerli mültezimler (vergi toplayıcılar) aracılığıyla, yabancı finansörlere temlik edilmektedir. Bir başka sakınca da bu yolla ülkemize, gereğinden fazla döviz girmesi ve TL’nin değerlenmesidir. Bu sebeple sanayinin rekabet gücü azalmakta, cari açık büyümekte, istihdam yeterince artmamaktadır.

* * *

Kamunun maddi ve gayri maddi varlıklarını satarak para toplamak marifet değildir. Bu eleştiriye karşı enerji bakanının söylediği gibi kamu varlıkları satılmamış, yalnız hizmetler özelleştirilmiş olsaydı, “arttırma” değil “eksiltme” ihalesi yapılırdı. Yani ihaleye girenler, özelleştirilen hizmeti en ucuza yapma yarışına girerdi.

İhaleyi kazanan firma da gelecek dönemlerde işini yaptıkça, faturasını keser, devlet de ona hizmet bedelini öderdi. Tersine eğer özelleştirme ihalesini kazanan firma, devlete milyarlarca lira para ödüyorsa, bu bir satın almadır. Satılan şey de kamunun inşa ettiği maddi duran varlıklar, yani elektrik ve gaz dağıtım altyapısı ile 49 yıllık perakendeci tekel imtiyazıdır. Kimse, kendini kandırmasın.

Son Söz: Amaç dışarıya borçlanmaksa, bunu en ucuza devlet yapar.
Yazarın Tüm Yazıları