BANA yazmaktan gına geldi, size de okumaktan herhalde. Üstelik iktisadi yorum bekleyen onlarca konu var sırada. Kendi kendime bir süre şu "yüksek faiz-düşük kur" konusuna girme diyorum.
Ancak konu gündemden düşmüyor. Hele, hele cari açığın küçülmesi için yapacak hiçbir şey yoktur, ne yapıp yapalım dışarıdan borçlanmaya devam edelim denmiyor mu içim kararıyor. Hani cari açık iyidir, ülke ekonomisi için risk oluşturmaz ve sürekli büyüme ancak cari açık vererek sağlanır dense, amenna. O zaman bu iddialara cevap vereceğim. Cari açığın, niçin istikrar yani "kalıcı düşük enflasyon" hedefinin önündeki en büyük risk olduğunu anlatacağım. Son elli yıl içinde, kalkınma hızları göz kamaştıran tüm ülkelerin "cari işlem fazlası" verenler arasında çıktığını söyleyeceğim. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalardan bahsedeceğim. Hayır, öyle denmiyor. Sürekli cari açık vermek iyi bir şey değildir, ama bugün yapacak bir şey yoktur deniyor. Peki, bugün yapılacak bir şey yoksa ne gün bir şeyler yapılacak? Bir şey kötüyse, onu iyileştirmek için bugünden yapılması mümkün hiçbir şey yok mudur? Bunlar üzerine kafa yormaya değmez mi? Alınacak tedbirlerin maliyeti ne olursa olsun, önlem almak, herhalde kötü bir akıbete doğru çaresizlik içinde sürüklenmekten iyidir.
* * *
Gelelim işin esasına. Merkez bankaları enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası uygular. Sıkı para politikası iki unsurdan oluşur. Birincisi, faizi (özellikle borç verme) yüksek tutmak, diğeri de para miktarını (tabanı) sınırlamaktır. Biz ne yapıyoruz? Sadece TL’nin faizini yüksek ve sadece TL para tabanını dar tutuyoruz. Ama aynı anda döviz faizleri düşük (hatta sıfırın altında) olmaya devam ediyor, yurt içine oluk, oluk yabancı para giriyor. Yani para arzı genişliyor. Geçen haftalarda, Friedman’ın bizde uygulanan ve adına "yönetilen dalgalı kur" denilen rejimin "çapalı kur rejimi" sınıfına girer dediğini yazmıştım. Friedman ustanın "Kambiyo Rejimleri Üçe Ayrılır" (Foreign-Exchange Trichotomy) tablosu önümde duruyor. Tabloya bakıyorum. "Para Tabanı Kaynağı" sütununun altında, "çapalı kur rejimleri" satırının hizasında "ulusal ve yabancı para" yazıyor. Yani kur çapası uygulanıyorsa, o ülkede para tabanı, sistemde kullanılan ulusal ve yabancı paraların toplamıdır diyor. Friedman’ın tasnifine göre, dalgalı adı altında çapalı kur rejimini uyguluyor, ama onun da gereğini yapmıyoruz. Bu yüzden iç talep bugüne kadar denetim altına alınamadı.
* * *
Cari açığın küçülmesi için TL faizlerinin düşürülmesi önerimi geri çekiyorum. Zaten bu teklifim kabul görmemişti. Yeni önerim şu: Enflasyonla mücadele için sıkı para politikası izlenmek isteniyorsa, yabancı para cinsinden yurt dışından ve içinden borçlanmalar da pahalılaştırılmalıdır. Böyle olunca hem efektif faizler yükselecek hem de para tabanı fiilen daralacaktır. Yani gerçek sıkı para politikası uygulanmış olacaktır. Bakın o zaman cari açık nasıl düşecektir. Büyümeden fedakárlık pahasına da olsa enflasyonla mücadele etmeyi hedeflediğini iddia edenlerin takdirine sunarım.
Son Söz: Bu ne sıkı para politikası, bu ne ucuz döviz bolluğu.