Faizin milli gelire oranı

TÜRK ekonomisinde "fikr-i müdir" olan yüksek faiz-düşük kur paradigmasını kırmak için yıllardır çabalıyorum.

Çok şükür bir hayli mesafe alındı. Kamuoyu, "faiz haddi-döviz kuru", "döviz kuru-enflasyon hızı" ve "döviz kuru-cari açık" arasındaki ilişkileri kavradı. Sanki yüksek faiz politikasıyla ülkeye sıcak döviz çekilmiyormuş gibi, hınzır bir edayla tekrarlanan "dalgalı kurda, döviz fiyatını arz-talep belirler" masalını artık kimse yutmuyor. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen, faiz konusunda daha fazla bilinçlenmeye ihtiyaç var. Kapitalist sistemin bu en önemli aletinin, ne gibi hayır ve şerlere sebep olabileceğini herkesin iyice anlaması gerek. Ortaya çıkan "sonuçların", bir çember üzerinde hareket ederek nasıl kendini yaratan "sebebe" dönüştüğünü idrak etmek, ileride başa gelecekleri kestirmek açısından son derece önemlidir.

* * *

Bugün sizi "faizin milli gelire oranı" ile tanıştırmak istiyorum. Bu göstergede sözü edilen faiz, bütçeden ödenen faizdir. Ekonominin tümünde ödenen faizlerin, içe ve dışa ödenen diye ayrıştırılarak, milli gelire oranlanması de çok önemlidir. Şimdilik o konulara girmeyeceğim. Makro dengelerden bahsedilirken, bugüne kadar "kamu borcunun milli gelire oranı" üzerine çok duruldu. Nitekim, Türkiye’nin AB’ye uyumu için tutturması gereken % 60 oranına 2005 yılında erişmesi büyük sevinç yarattı. En az bunun kadar önemli olan "bütçeden ödenen faizin, milli gelire oranı"nın düşmesi yeteri kadar ilgi toplamadı. Bana göre bu daha önemliydi.

* * *

Bir ülkede "net kamu borcunun", milli gelirin yüzde kaçına tekabül ettiği sorusunun cevabı zannedildiği kadar net ve açık değildir. Mesela eldeki istatistiklere göre Japonya, bu konuda dünya rekortmenidir. 2004 yılı rakamlarına göre Japon merkezi hükümetinin toplam borcu 6 trilyon dolar; borcun milli gelire oranı % 125 tir. Rakamların içyüzünü bilenler, gerçeğin bunun yarısı olduğunu söylüyor. Bizde de kamu borçlarının önemli bir kısmı, 2001 krizine kadar gizlenmişti. Krizle birlikte gelen konsolidasyon ve devalüasyonla, bir anda % 58’den, % 90’a fırladı. Bu hesap da yanlıştır. Faiz yükü analizini basitleştirmek için, her ülkede net kamu borcunun, milli gelire oranının % 60 olduğunu varsayalım. Türkiye’de reel faiz, son 20 yılda ortalama % 15 dolayında gerçekleşti (geçen yıl % 7). Eğer reel faizi % 15 ise kamunun ödediği faizin milli gelire oranı % 9 eder. Avrupa’da 10 yıllık devlet tahvilinin nominal faizi % 3,5; enflasyon % 2,5’tur. Yani reel faiz % 1’dir. Dolayısıyla, bütçeden ödenen faizin, milli gelire oranı % 0,6 dır. ABD’de de reel faiz % 1’dir. Borcun milli gelire oranı % 50’dir. ABD için söz konusu oran % 0,5 tir. Türkiye’de halen reel faiz % 7’dir. Bütçeden ödenen faizin milli gelire oranı yaklaşık % 4’tür. (Devamı var)

Son Söz: Fazla faiz, borç artırır.
Yazarın Tüm Yazıları