Bütün ekonomi yorumcularının bir veya birkaç takıntısı var. Benim takıntım da "yüksek faiz-düşük kur".
Yüksek faizin (aslında fahiş faiz demek gerek) üç tür olumsuz gelir transferine sebep olduğunu yazıp duruyorum. Bunlar sırasıyla;
1) Fakirden, zengine,
2) Kamudan, özele,
3) Yurt içinden, yurtdışına olmaktadır.
Bugün bu transferlerden sadece birincisini kabaca irdeleyeceğim. Açıklamalara geçmeden önce, devletin vergi toplayıp, harcama yapmasının ekonomideki üç işlevini hatırlatayım. Devletin halktan vergi toplamasının ilk gerekçesi, devletin halka sunduğu hizmetleri yapabilmesini için paraya ihtiyaç duymasıdır. Bu hizmetler, başta milli savunma olmak üzere, genel güvenlik, adalet ve kamu düzenini korumaya yarayan diğer işlerdir. Vergi toplamanın ikinci amacı, ekonomiyi yönlendirmektir. Bir tanıma göre "devletin iktisat politikası" denen şey, teşviklerden ibarettir. Ekonomideki farklı faaliyeti farklı şekilde vergilendiren devlet, bu yolla sistemdeki kaynak tahsislerini düzenler. Devletin vergi toplamasından ve bunu harcamasından hasıl olan üçüncü fayda, sosyal adaletin tecellisine hizmettir. Devletin eğitim ve sağlık hizmetleri üretmesinin ve bunları bedava veya düşük bedelle halka sunmasının veya genelde sosyal harcama yapmasını, iktisat dilindeki karşılığı "milli geliri, yoksullar lehine yeniden dağıtıma tábi tutmak" tır. Şimdi soru şu: Uygulanan yüksek faiz politikası, acaba bu amaca hizmet etmekte midir?
Türkiye’de 73 milyon kişi ve 15 milyon aile var. Bu kişilerin/ailelerin, bankalarda 70 milyon adet tasarruf mevduatı hesabı bulunuyor. Yaklaşık, kişi başına bir mevduat hesabı ediyor. Bu mevduat hesaplarının, 65 milyonunun yıl sonu bakiyesi (31.12 2005) 50 YTL’den az. Çok küçük bakiyeli olanları dışarıda bırakırsak, geriye 5 milyon adet hesap kalıyor.
Bu hesapların yıl sonu (31/12 2006) bakiyelerine göre dağılımı şöyle.
I. 100 000 YTL’den büyük, 120.000 adet. Toplamın yüzde 2.4’ü.
II. 25.000 - 100.000 YTL arasında, 535.000 adet. Toplamın yüzde 10.7’si
III. 5.000 - 25.000 YTL arasında, 1750.000 adet. Toplamın yüzde 35’i
IV. 5.000 YTL’den küçük, 2.595.000 adet. Toplamın yüzde 58,9’u.
Bu hesaplarda toplam 88 milyar YTL para var. Bu paranın dağılımı ise şöyle:
I. Hesap sahibinin yüzde 2.4’ü, paranın yüzde 40’ına,
II. Hesap sahibinin yüzde 10.7’si, paranın yüzde 28’ine
III. Hesap sahibinin yüzde 35’i, paranın yüzde 22’sine,
IV. Hesap sahibinin 58,9’u, paranın yüde 10’una sahip.
Devlet gelirlerinin yüzde 70’den fazlası, dolaylı vergilerle toplanıyor. Yani 15 milyon aileden harcamalarına göre alınıyor. Mevduat dağılımının, parasal servet dağılımını temsil ettiği kabülüne göre, devletin ödediği faizlerin yüzde 40’ı, 360. 000 aileye gidiyor. Herhalde 360 000 aile devletin topladığı vergilerin yüzde 40’nı ödemiyor. Bana burada bir yamukluk var gibi geliyor. Bu hesapları farklı varsayımlarla irdelemeye devam edeceğim.
Son Söz: Máli istikrarın faturası, bundan istifade edenlere çıkarılmalıdır.