MERKEZ bankalarının esas sorumluluğunun, enflasyonu yüksekse düşürmek; düşükse, o seviyelerde tutmak olduğu doğrudur.
Bununla birlikte, merkez bankalarının ekonomik büyümeyi de ihmal etmemesi beklenir. Ekonomik büyümenin, istihdam artışı getireceği kabul edilir. Böylece, işsizliğin azaltılmasında da Merkez Bankası bir rol üstlenmiş olur. Merkez bankalarının, eğer varsa, bir ülkenin cari işlem açıklarını azaltması veya cari işlem açıkları çok yüksekse bunu düşürmesi diye bir görevi daha vardır dendiğine pek rastlanmaz. Cari işlem açıklarının, eğer kapanması gerekiyorsa, serbest piyasa mekanizması sayesinde, kendi kendine kapanacağı varsayılır. Nitekim, emekliliği yaklaşan FED (ABD Merkez Bankası) Başkanı Greenspan, Amerika’nın devasa cari işlem açıklarını bir sorun olarak görmediğini; bu bir sorun olsa bile, kapitalizmin bunun icabına bakacağını söylemiştir. Bu sebeple ABD’nin cari işlem açıklarından kaygılananlara ‘serbest pazar sisteme güvenin’ demiştir.
* * *
Merkez bankaları, ‘fiyat istikrarını’ neyle sağlar? Bunu üç aletle yapar. 1.Faizleri yükseltir, 2.Piyasada dolanan para miktarını kısar, 3. Ekonomi aktörlerinin beklentilerini (konuşarak) yönlendirir. Bu aletlerden en önemlisi, faizlerdir. Pek tabii, enflasyonu denetim altında tutmak, sadece merkez bankasının başaracağı bir iş değildir. Hükümetin bütçede açık veya fazla vermesi de, en az faizler kadar sonucu etkiler. Peki, faizler artınca enflasyon niçin düşer? Merkez Bankası, kısa vadeli faizleri yükselterek veya yüksek tutarak parayı pahalıştırır. Paranın maliyeti yükselince yatırımlar azalır. Zaten ekonomi, tüketim harcamalarından değişmesinden çok, yatırım harcamalarının artıp azalmasıyla büyür veya küçülür. Ekonomide büzülme başlayınca toplam talep düşer. Talep düşünce ‘fiyat zammı yapmak’ imkánsızlaşır. FED’in iki yıldır yaptığı faiz arttırımlarının amacı, doğrudan tüketimi kısmak değil, balon yapan varlık fiyatlarını frenlemektir. Daha açık bir ifadeyle, menkul ve gayrimenkul yatırımlarını kısmen caydırarak ekomiyi soğutmaktır.
* * *
Türk ekonomisiyle, Batı ekonomilerinin işleyişi çok farklıdır. Mesela, Türkiye’de Merkez Bankası’nın TL faizlerini yüksek tutarak enflasyonu frenleyebilmesinin sebebi, Batı’daki gibi yatırımları caydırması değil, ülkeye sıcak döviz girişini teşvik etmesidir. Sıcak döviz, döviz arzını arttırır, fiyatını düşürür. Yurtiçi TL’li fiyatlar daha önce dövize endekslenmiş olduğundan, dövizle birlikte enflasyon da düşer. Üstelik, dövizli kredilerinin faizleri düşük (hatta eksi) olduğundan, döviz borçlanarak yapılan yatırımlar artar. Böylece, enflasyon düşerken, ekonomi büyür. Yani Batı’dakinin tersi olur.
Şimdi soru şu: Saadet zincirinin uzunluğu ne? (Devamı var)