Paylaş
“Eurobond” (Avrupa Birliği Ortak Tahvili) çıkartılması, İrlanda, Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya’nın içinden çıkmak için debelenip durduğu “Devlet Borcu Krizin”in çözümü için çok etkin bir ilaçtır. Almanya’nın “önce bütçe açıklarını düşürün” dayatması yorgunu yokuşa koşmaktır. Devletin “fahiş” faizle borçlandığı bir ülkede, bütçe açığı zor düşer. Fahiş faiz, devlet tahvili reel faizinin, milli gelir büyümesinden yüksek olması halidir. Kısaca çok etkin bir ilacı reddettiğine göre Merkel’in aklında, krizi çözecek başka bir plan vardır herhalde. Ancak bu planın ne olduğunu Merkel açıklamış değildir. “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin” misali bu seçenek olsa, olsa Almanya’nın Euro’dan çıkmasıdır diye düşünüyorum. Almanya ile birlikte diğer “cari işlem fazlası” veren AB üyesi devletler Euro’dan çıkarsa, Euro hızla değer kaybeder. Euro’da kalan ülkelerde enflasyon yükselir, kamu borçları artsa bile, enflasyonla şişen cari fiyatlarla ölçülen milli gelire oranı düşer. En önemlisi halen sürdürülemez mertebede yüksek olan Devlet Tahvili faizleri reel olarak sürdürülebilir düzeye geriler. Ama Avrupa’da kıyamet kopar.
ALMANLAR HATA EDİYOR OLABİLİR
Alman Başbakanı Merkel, fizik doktorası olan bir bilim insanıdır. Herhalde çevresinde birinci sınıf iktisatçılar vardır. Onlara danışmadan ve sergileyeceği tutumun muhtemel sonuçlarını hesaplamadan bu açıklamayı yapmamıştır. Ancak bu tahminim gerçek olsa bile, Merkel’in daha doğrusu Almanların doğru karar aldığı varsayılamaz. Tarih, Almanlar gibi yüksek eğitimli rasyonel bir toplumun çok sayıda yanlış karar aldığını gösteren örneklerle doludur. Ben, yine de Merkel’in tutumunu “bilardo” mantığı ile çözümlemekten yanayım. Bilindiği gibi bilardoda önemli olan, topun çıkışta hangi yöne gittiği değil, kısa kenar-uzun kenar çarptırmaları ile sonunda nereye varacağıdır. Merkel, herhalde AB’nin savruk üyelerinin bu krizden yeterince ders almadıklarını düşünmektedir. Hâlbuki son bir buçuk yılda sorunlu üye devletlerin, bütçelerini denkleştirmek için çok radikal önlemler aldıklarına şahidiz. Mesela Yunanistan’da memur ve emekli maaşları % 30 düşürüldü. Bu kolay bir iş değildir. Anlaşılan Merkel, bunların ümüklerini biraz daha sıkarsam derslerini tam alırlar demektedir.
Nasrettin Hoca’nın işleri iyi gitmiyormuş. Bari ben de Alman Başbakanı Merkel’in sözünü dinleyip tasarruf tedbirleri alayım demiş. Tasarrufa, eşeğinin yemini azaltmakla başlamış. Her gün, bir gün öncesine göre daha az yem vermiş; buna rağmen eşek de yük taşımaya devam etmiş. Bir sabah ahıra girdiğinde eşeğin nalları diktiğini görünce “tam yem yemeden çalışmayı öğrenmişti, bu sefer de ömrü vefa etmedi” demiş.
EY KEYNES! GELDİYSEN MASAYA ÜÇ KEZ VUR
İktisatçıların şahı Keynes’dir. 1929 Büyük Buhran’ında ABD’de uygulanan istikrar (sıkı para) politikasını eleştirirken “ekonomi şişerken kemer sıkma, büzülürken kemer gevşetme politikası izlenmelidir” demiştir. Merkel, Keynes’in ruhunu çağırıp bir danışsa iyi olacak. Bu gidişle günün sonunda Almanya da “Kriz Kurbanı Kezban” olabilir.
Son Söz: EURO çökerse, Almanya yatar.
Paylaş