GEYİK muhabbeti deyiminin, nerede ve nasıl çıktığını bilmiyorum. Ama benim hatırladığım, en az kırk yıllık bir geçmişi var.
Geyik muhabbeti veya sadece "geyik", laf olsun, torba dolsun diye konuşma veya makale yazma, malûmu ilám (bilineni yineleme), senteze ulaşamayan analiz, yandaşa yağ verme, "siz iyisiniz-onlar kötü" riyakárlığı gibi anlamlara geliyor. En sevilen geyik konularının başında "Bu millet nasıl adam olur?" gelir. Pek tabii, özellikle bu muhabbete katılanların, çok önceden "adam olmuş" olduğu varsayılır. Sonunda ezkaza anlaşmazlık çıkarsa muhabbet, tarafların birbirine, sen adam değilsin veya senden adam olmaz demesiyle biter.
* * *
Normal yurdum iktisat yorumcuları, en sık enflasyon muhabbeti yapar. Her ay Türkiye İstatistik Kurumu, Tüketici ve Üretici Fiyat Endeksleri’ni (TÜFE ve ÜFE) yayımlar. Bunun üzerine iktisatçı makulesinin de birkaç laf etmesi şarttır. İstatistik Kurumu’nun yayınladığı enflasyon bülteninde her şey yazılmıştır. Son ayın enflasyonunun geçmiş ay veya yıllarla kıyaslamaları vardır. Bu bilgileri olduğu gibi makaleye dökmenin pek bir anlamı yoktur. Zaten daha önce gazetenin haber bölümünde bu sonuçlar ayrıntılarıyla yer almıştır. Ama iktisat yorumcusu da bir şeyler söylemek mecburiyetindedir. Yorumcular, meşreplerine veya bağlantılarına göre, aslında ya enflasyonun ilán edilenden daha yüksek, ya da daha düşük olduğunu savunur. Son beş yıldır ekonomi dünyasında söz sahibi olan, resmi iktisatçılarla, banka baş iktisatçıları, enflasyonun aslında ilan edilenden daha düşük olduğunu ispatlama gayreti içindeydiler. Bu amaçla, yok enerji ve tarım fiyatları hariç enflasyon, yok çekirdek enflasyon, yok kabuk enflasyon, yok kur etkisinden arındırılmış enflasyon, yok H endeksi, yok D endeksi diye kafa karıştırmak için ne lázımsa yazıp durdular. Serbest pazar ekonomisi, mal ve hizmet fiyatların nispi olarak sürekli değiştiği bir ortam demektir. Zaten bu fiyat iniş çıkışları sayesinde, ekonomi verimli bir şekilde çalışır. Enflasyon, fiyatların oynamadığı değil, oynadığı ortamdaki "fiyatlar genel düzeyini" ölçer. Hollanda’da erkeklerin boy ortalaması 1,84 metredir demek, Hollandalı erkeklerin yarısının boyu 1.84 metreden uzun, yarının da kısa demektir. Türkiye’de fiyatlar, 12 ayda % 10,7 arttı demek, endekse giren bazı kalemlerin fiyatı % 10,7’den fazla bazılarının ise bundan az arttı demektir. Yüksek artanlar artmamış olsaydı, enflasyon daha düşük olurdu diye konuşmak, sahtekárlıktır.
* * *
Ancak enflasyon düştü geyiği artık bitti. Yüksek faizle sağlanan "düşük kur" ile dolaylı vergilerle sağlanan "yüksek faiz dışı fazla" sayesinde elde edilen enflasyon düşüşü durdu. 2004 yılında % 9,3; 2005’de %7,7; 2006’da % 9,6 olan enflasyon, halen % 10,7 düzeyinde seyrediyor. Yani dört yıldır inmekte direniyor. Bu direnç, Merkez Bankası Başkanı’nın, hükümete "Şunları mutlaka yap-şunları sakın yapma" diye mektup yazmasıyla kırılacak gibi durmuyor. Öncelikle nasıl olsa beleştir diye, yemeğe doyamadığımız el parasının (sermaye girişinin) "varlık fiyat artışı" yoluyla enflasyon üzerindeki yarattığı etki araştırılmalı.
Son Söz: Bir başarısızlığın nedeni, bir başka başarının sebebinde gizlidir.