ESKİDEN olsa bu başlığı "enflasyon hortladı" diye atardım. Nisan ayı enflasyonu, beklentilerin çok üstünde çıktı. Memleketin iktisadi düşünce ufku üzerinde monopol kurmuş "fon yönetim danışmanı" iktisatçılar, alınan pozisyonlar zarar görmesin diye, bu artışın aslında artış olmadığını anlatacaklar.
Efendim, petrol fiyatları yüzünden oldu; ayakkabı elbise fiyatları yüzünden sonuç böyle çıktı; yok efendim esas suçlu tarımdır, onun da gerisinde kötü hava şartları vardır diyecekler. Arkasından çareyi söyleyecekler: "Faizler arttırılmalıdır". Hani bir deyiş vardır, elindeki tek alet çekiç olan kimse, karşılaştığı her meseleyi çivi olarak görürmüş. Bizimkilerin hali bu örneğe uyuyor.
* * *
Kimsenin, enflasyon düşmedi diye sevinecek hali yok. Ümit ediyoruz ki, nisan ayında ortaya çıkan bu anormal yükseliş, fiyat zammı yapmak için pusuda bekleyenleri tahrik etmez. Kaldı ki; daha önce de söylediğimiz gibi, istatistikte "nokta" ölçümlerinde hata payı yüksektir. Eğilimin değişip değişmediğine karar vermek için, en az birkaç ay daha enflasyonu izlemek gerek. Enflasyon denilince anlaşılması gereken TÜFE’deki (Tüketici Fiyat Endeksi) yıllık değişimdir. Nisan 2005’te yüzde 8.18 olan genel fiyat artış seviyesi, Nisan 2006’da yüzde 8.83’e çıkmıştır. Bu, enflasyon artış eğilimine girdi demek için yeterli bir veri olmasa bile, herhalde enflasyonun düşmeye devam ettiğine dair bir işaret de değildir. Gelinen nokta "hedeflenen enflasyon" açısından hoş değildir.
* * *
Bu vesileyle bir derdimi sizinle paylaşmak istiyorum. Birincisi, TV’lerde veya gazetelerde enflasyon tahmini yapmaya meraklı arkadaşların, tahminlerini yüzde, binde değil, onbinde hassasiyette ifade etmeleri. Ne zaman onbindeli bir tahmin dinlesem veya okusam içim daralıyor. İki gün sonra bakıyorsunuz yüzde 0.71 çıkar diye tahmin edilen enflasyon, yüzde 1.42 çıkmış. Yani yüzde yüz şaşmış. Ertesi ay aynı tiyatro tekrar oynanıyor. Kimsenin elinde, bir sonraki ayın enflasyonunu onbinde hassasiyette tahmin edecek (aslında olmuşu ölçecek bile) bir teknik yok. Tahmin uzmanı arkadaşlar, öngörülerini sonu sıfırlı sayılarla söyleseler daha bilimsel olacak.
* * *
Gelelim işin ciddi yanına. Enflasyon, izafi fiyat artışı demek değildir. Fiyatların genel olarak ve sürekli artması demektir. Mal veya hizmet fiyatı ile kişisel gelir bir paranın iki yüzü gibidir. Tıraş bedeli, saçını kestiren için satın aldığı hizmetin "fiyatı", berber için elde ettiği "gelir"dir. Enflasyon son tahlilde, kişilerin milli gelirden daha fazla pay almak için "fiyatları yukarı" ittirme kavgasıdır. Bu fásit bir dairedir. Her ne kadar, sıkı para ve sıkı maliye politikaları, enflasyonu frenlese bile, bu tedbirlerin işe yaraması bir yerde fertlerin, toplumsal sorumluluk bilincine bağlıdır. Yoksa alınan makro önlemler, fiyat istikrarına refahta değil, "fukaralıkta" kavuşulmasıyla sonuçlanabilir.