Durgunluk da bulaşıcıdır

KÜRESEL dünya ekonomisini önden çekişli dört tekerlekli bir arabaya benzetebiliriz.

Bu arabanın sağ ön tekerleği ABD, sol ön tekerleği AB, sağ arka tekerleği Asya (Çin, Japonya, Kore, Tayvan) sol arka tekerleği de diğer ülkelerdir. Benim bu tasnifimde Türkiye, Hindistan Rusya ve Brezilya  “diğer ülkeler” kümesi içindedir. Bu arabanın yoldan çıkmadan belli bir hızda ilerlemesi için dört tekerleğin birbiriyle uyumlu bir şekilde dönmesi gerekir. Bu arabaya önden çekişli dememim sebebi ABD ve AB ekonomilerin, dünya milli gelirinin yarısından fazlasını üretmeleridir. Bir diğer önemli sebep de küresel ekonomisinin işlemesini temin eden Dolar ve Euro’nun ABD ve AB tarafından yaratılan “para birimleri” olmasıdır.

Bir süre sonra, Asya ülkeleriyle Hindistan, Brezilya ve Rusya gibi “diğer ülkeler” kümesine giren büyük ekonomilerin milli gelirlerinin toplamı, ABD ve AB’nin toplam milli gelirini geçebilir. O zaman arabamız “arkadan itişli” olur. Ama Asya ülkelerinin ulusal paraları “dünya ticaretinin değişim aracı” haline gelmedikçe, ön tekerleklerin yani ABD ile AB’nin önemi azalmaz.

* * *

Yukarıdaki benzetimden yola çıkılırsa, acaba dünya ekonomisini temsil eden bu önden çekişli dört tekerlekli arabanın, önümüzdeki yıllardaki hızı, yani dünya milli gelir büyümesi ne olacaktır? ABD ile AB ekonomileri yeterince büyüyemezse Çin’in ve diğer ülkelerin ittirmesi dünya arabasının hızını arttırmaya yetecek midir? Cevabım hayırdır. Çünkü ABD ve AB krizden kazasız belasız çıkmak için yavaşlayacaktır. Onların durgunluğu arka tekerlekler sirayet edecektir. Hareket kadar, durgunluk da bulaşıcıdır.

* * *

Eskiden parası döviz olan gelişmiş ülkeler, kendilerinin hızına ayak uyduramayan az gelişmiş ülkelere kredi açarak onları da peşlerinden sürüklerdi. Bu sayede Türkiye benzeri ülkelerde para girişleriyle “hızlı kalkınma” dönemleri yaşanırdı. Son dönemde ise, Çin ve Japonya ABD tahvilleri alarak, yani ABD’ye kredi açarak Amerikan ekonomisini canlı tuttu. ABD’nin artık el parasıyla “iç tüketime ve bina inşaatına” dayalı büyüme politikasından vazgeçtiğini sanıyorum. Çünkü bu model, onlara bir krize patladı. Lütfen hatırlayın: ABD krizi, ipotekli ev kredilerinden çıktı.

* * *

Dünya ekonomisinin 2009’da yaşadığı büzülmeden sonra 2010’da sergilediği genişlemeye rağmen önümüzdeki dönemde yavaşlayacağı kanaatindeyim. Bu beklentim isabetliyse, dünyayla bütünleşmiş Türkiye ekonomisinin de bir hızlı büyüme dönemine girmesini beklememek gerekir. Bu saptamam, yatırım planları yapan iş adamları için bir ikaz mahiyetindedir. Doğal olarak, yavaş büyüyen bir dünya ekonomisinde de hızlı balıklar olacaktır. Ancak gazetelerinde her Allahın günü çarşaf, çarşaf satılık emlak reklâmları çıkan ve tüm zekâsını ve enerjisini sadece inşaata tahsis etmiş iş adamlarıyla, ülkemizin dünyada hızlı balık olma ihtimali yoktur. Pek tabii, tüm ters rüzgârlara rağmen “mühendisliği ticarileştirebilen” yenilikçi Türk sanayi firmaları ortaya çıkabilir. Geliştirdikleri ürünlerle dünya piyasalarının tozunu atabilirler. Ama onların işi, cidden zor olacaktır.

Son Söz: İşadamı dediğin, akıntıya karşı kürek çekmez.
Yazarın Tüm Yazıları